İster grand olsun ister derbeder, taraftar en kral filozoftan daha bir beter.
Zaten böyle derin felsefeler üretemeseler koca takımdan bir tek Gökhan Gönül'ü çağırıp pış pış yaparlar mıydı?
Takımın tribünlere kendini affettirmesinin tek yolu emekten ve erken golden geçiyordu, becerdiler bu kez tüm gönülleri fethettiler.
Beceriksizlik demeyeyim de şanssızlık olmasa daha yarım saat olmadan yarım düzine topu ağlardan toplardı Antalya.
Emre'nin ve Roberto Carlos'un maç içinde sık sık alkış alması da bundan mülhemdi.

ANTALYA BİR HOŞ
Antalya'ya gelince. Mehmet Özdilek bizim gazeteye yazmayı bırakıp günlük gülistanlık sayfiye kente koştu malum. Ama bu gidişle futbol mevsimi Hakkari'den beter olur Antalya'da.
Volkan'ın dünkü çocuk gibi önce sarı sonra neredeyse aynı kart görecek kadar şımarık, başıbozuk, fütursuz oynaması nasıl bir otorite boşluğudur yahu? "Hoca benim çanıma ot tıkar" diye korkup tırsmaz mı senin oyuncun Memedim?
Müdafi Yalçın'ın tutarsız hareketleri, riskli geri pasları, Sedat'ın çıtkırıldım hali neye alamet sorsam söyler misin?

İKİNCİ YARI
Fener 10 kişi kalmış takıma fena gol pompalar umudumuz vardı 2. yarı. Yine yağdık ama atamadık uzun süre.
Arada hüccetten vefat edeceğimiz bir de pozisyon yedik.
Kalecimizi bile geçen siyah inci Serge nasıl becerdiyse havaya dikti topu.
Neyse ki Deivid'in girişiyle bir 2.vitese takma durumu hasıl oldu. Kaçtı, ıskalandı filan derken Lugano yaptı yapacağını, çaktı golünü.
Sona doğru Deniz'in maça girmesi, tekrar sahalara dönmesi bir başka sevincimiz oldu.