Eskiden askerler trenlerde giderdi de, el sallardık.
Türküler geçerdi evlerin içinden.
Annelerin yüreğinin içinden, "Oğlum sağ salim dönecek mi?" korkusu geçmezdi.
Şimdi mektuplar geliyor ya, "Bugün de ölmedim ana" diye...
Askerlik hasretten de çıktı artık.
***
Adım başı bahçe, adım başı ağaç.
Bir çiçek nasıl tutulursa en narin yerinden, çocukların elinden öyle tutardı anneler.
Hürriyet'in ilavesinde Basri'ye gülerdik.
Yazlık sinemalarda Çamlıca Gazozu içerdik. Radyodan dinlerdik maçları.
Reklamlarda Yuki'yi beklerdik.
***
Domates, domates gibi kokardı.
Bütün tavuklardan yumurta çıkardı.
Kimse kimsenin tavuğuna "kışşt" demezdi zaten.
Eskiden politikacılar akıl hastanesine giderdi, akıllıca sohbet ederlerdi delilerle.
Eskiden politikacılar istifa da ederdi, isimlerine leke gelmesin diye.
***
Bayramlarda mahallenin elini öperdik.
Günümüzü gün ederdik 25 kuruşla.
İnsanlar, evlerindeki kırık camları onarmakta gecikirdi de, kırılan kalpler anında tamir edilirdi.
Bütün sokaklar sevda çeşmesi...
Sevdik mi gönülden severdik.
***
İpana'yı bilirdik, diş macunu olarak.
Akşamları yoğurtçular gelirdi mahalleye, kaymaklarını isterdik.
Yolların fatihi Magirus geçerdi, sonra tayyareleri seyrederdik.
Opon dindirirdi başımızın ağrısını.
Plaklarda Ahmet Sezgin'i dinlerdik.
Akşam ezanı okunduğu zaman, "Evli evine, köylü köyüne!"
***
Hey gidi günler hey!
Bakmayın şehirli alışkanlıklarımıza...
Bizler hala memleket havalarına ağlıyoruz.
Şimdi televizyonların katlettiği bu bereketli topraklar ülkesinde...
Hala o masum yıllarımızı arıyoruz.