Denizlispor'un bol gol atmak gibi tehlikeli bir kartviziti vardı. Fenerbahçe'nin de deplasmanda yaprak gibi dökülme alışkanlığı. O yüzden iki takım da, futbol maçına değil, korkunun panayırına çıkmışlardı sanki. Uykusu gelen mücadelenin 45. dakikasına gelindiğinde bir pozisyon izledik. Denizlispor'un pozisyonu, biraz talihin oltasına takıldı, biraz da Volkan'ın ellerine.
***
Sözde yükselişe geçen Fenerbahçe'ye baktım... Defans yalandan bir direnişin içinde, ama karşı saldırıda yok. Orta alan göz hovardası, pozisyonları uzaktan izliyor, katılım hiç yok. Aragones, hala Josico'dan "Fenerbahçe futbolcusu" yaratmak özleminde. Forvet evlere şenlik. Güiza'ya baktım da, dramatik bir piyeste başrol oynuyor. Kazım, kendine dönük. Alex'te beklenen patlama yine ertelenmiş. Herkesin birbirine benzediği bir zaman dilimindeydi Fenerbahçeli futbolcular.
***
İkinci yarıda Emre ve Deivid'in oyuna alınışı, Aragones'in maçtaki tek doğrusuydu. Kaybetmeyi öğrenmiş bir kumarbazın, kazanma hamleleri. Emre de, bu hamlenin "şahı" olarak, maçın kazanılmasında başrol oynadı. İkinci yarıda Deivid'in vuruşu da muhteşem bir gol. Ama bizde öylesine zavallı hakemler var ki, futbolumuzu bunlara mahkum edenler utansın. Hakemin adı Aytekin Durmaz... Ben böyle hakemleri görünce, Türk futbolu adına üzülüyorum. Futbolumuzu böyle hakemlere mecbur bırakanların da kulaklarını çınlatıyorum. Çünkü biliyorum ki... Bu ülkenin futbolu ya hakemsizlikten ölecek. Ya yüreksizlikten...
***
Maçın sonucuna bakılırsa.... Dün geceki üç puan için 4 gün bayram yapılır. 3 gün halay çekilir Ama bu takımla sezon sonuna kadar çekilecek çileler de, hesaba katılmalı. Dünkü futbol, Fenerbahçe'nin Dinamo Kiev maçı için "kırmızı bültenle" aranmasıdır. Kiev'de böyle bir futbolla yakalanırsa... Yandığının resmidir.