Kaç yıldır, bir hayal ülkesi üretildi.
Ekonomi harikaydı, demokrasi cennet kokuyordu.
Ödediğimiz tarihi faizle, borsamızda at oynatıyordu yabancılar.
Başımız sıkıştığında, hala satılık kurumlarımız ve topraklarımız da mevcuttu.
Böyle bir ülkeye kriz ne yapardı! Teğet geçerdi ancak!
***
Belki gerçekten cömert bir ekonomimiz vardı da... Yandaşlarına ülkeyi sebil etti.
İşçilere, memurlara, öğretmenlere teğet geçti.
Ya da ülkedeki milyonlarca işsiz, aç ve sefil insan, bu ekonominin yalancısıydı.
***
Cumhuriyet tarihinin en çok kepengi, son 10 yılda kapandı.
İşçi, memur, en sefil yıllarını yaşadı.
Batma eğilimi gösteren bir ekonomi için, insanlar niye uyarılmadı? Politik gazetecinin yalancısına uçak yolculuğu yasaklanırken, ekonominin yalancılarına bir müeyyide yok mu?
***
Hayat toprağa dönüyor.
Bizler de tarlaları yakıp, üzerine toplu konutlar dikerek, yarına koşuyoruz.
Tahıl ambarlarımız, yalancı sanayi merkezlerine yem edildi.
Göçü teşvik eden, büyük şehirleri "tükenmiş aileler mezarlığı" haline getiren bu sistemin yarını olabilir mi?
***
İşsizlik bir ölüm kervanıdır.
Her şeyi yapmaya hazır olan çaresizlik ordusudur.
Bu krizin sadece cebimizden değil, yüreğimizden, ahlakımızdan ve geleceğimizden alması kaçınılmazdır.
Çünkü, kanamalı bir ekonomi için, dünyada bir tek kan grubu vardır. "IMF" IMF için de kutsal olan paradır, insan değil.
***
O yüzden şimdi işsiz insanların, umutsuz çağrıları yankılanıyor memlekette. "Nerdesiniz?" Politikanın ağaları, yüksek yüksek tepelere kurmuşlar evlerini.
Diyorlar ki... "Gelmiyor sesiniz!"