Saraçoğlu'nda, Fenerbahçe'nin kazanması için harika bir ortam vardı, kazandı. Şampiyonlar Ligi'nde kötürüm olmuş bir takım, ligde ikinci kez dirildi.
Beşiktaş takımının kulübeden karşılık bulmayan saha içi çığlıklarının muhatabı
Mustafa Denizli' ydi... Maçtan geriye kalan enkaz da,
Denizli' ye ait olmalı.
Ekranda yorum yaparken, meslektaşlarını eleştirmekle, maçtan sonra en ağır eleştirileri hak etmek arasında nasıl bir duygu sendromu yaşanıyor acaba?
Üstelik
Ertuğrul Sağlam'ı eleştirdiği kadar,
Denizli' yi eleştiren yokken...
***
Hakemler için, garip bir haftaydı.
Kayserispor-Trabzon maçının hakemi
Halis Özkahya, televizyonun karşısına geçip, yönettiği maçı izlemeli.
Bir daha kendisine maç verir mi?
Galatasaray-Hacettepe maçının hakemi Süleyman Abay, maçın gidişatını çevirmenin sanığı olarak gönüllerde zanlı.
Kime kırmızı kart göstermesi gerektiğini bilmeyen bir hakem, aynanın karşısına geçip, kırmızı kartı kendisine göstermeli.
Bünyamin Gezer de kendisini listeye ilave etsin. Asla adil değildi.
***
Denizli karşısında 3-0 yenik duruma düşen
Eskişehirli futbolcular ağzıyla kuş tuttu.
Rıza Çalımbay da, haftanın simyacısı seçildi.
Haftanın en dramatik olayı,
Bursaspor-Antalyaspor maçından sonra meydana geldi.
Antalyaspor otobüslerini taşlayan zalimler, 9 yaşındaki bir kız çocuğunun gözlerini aldılar.
Böyle bir ülkede
Mahmut Özgener'in yaptığı açıklamaya bakın. "
Ekonomik tedbirimizi aldık, kriz bizi vurmadı!" Beyefendi banka yönetiyor ya...
***
Offf ulan dünya off!
Bizim de haklarımız olmalıydı.
Böyle adamları seçtirmemek gibi...