Dur bırak, kaynasın kahvenin suyu. Bana İstanbul'u anlat nasıldı? Bana boğazı anlat nasıldı? Haziran titreyişlerle, kaçak yağmurlarla, yıkanmış kurumuş muydu o yedi tepe, ana şefkati gibi sıcak güneşte? "İnsanlar gülüyordu" de; trende, vapurda, otobüste. Yalan da olsa hoşuma gidiyor söyle. Hep kahır, hep kahır, hep kahır bıktım beee! Dur bırak kalsın açma titreyişim, bana İstanbul'u anlat nasıldı? Şehirlerin şehrini anlat nasıldı? Beyoğlu sırtlarından bir yasak gözlerimle bakıp, köprüler, saray burnu, minareler ve halice deyiverdim bir merhaba gizlice. "İnsanlar gülüyordu" de; trende vapurda otobüste. Yalan da olsa hoşuma gidiyor söyle. Hep kahır, hep kahır, hep kahır bıktım be Dur kıpırdama kal biraz öylece ne olur Kokun İstanbul gibi, gözlerin İstanbul gecesi gibi Şimdi gel sarıl bana kınalım Gök kubbenin altında orada da beraber çok şükür diyerek Yeniden başlamanın hayali Hasretimin köyünde sanki bir pınar gibi.
"İnsanlar gülüyordu" de; trende vapurda otobüste Yalan da olsa hoşuma gidiyor söyle Hep kahır hep kahır hep kahır. Bıktım beee.