Ayıptır söylemesi ama Silifke Yöresi oyunlarını iyi bilir iyi oynarım. Serde milli folklorculuk var ya Silifke figürleriyle iştigal işte oradan geliyor. Keklik, Portakal Zeybeği, Sallama daha bir çok oyunu akordeonla da bir yaman çalarım ki o kadar olur. Yazımın amacı kendimi methetmek değil işi ormancılara bağlamak. "Ne alakası var?" diyene hemen söyleyeyim ki saydığım Silifke Oyunlarını bu meşgalenin kral adamından öğrendik zamanında. Hasan Basri Cansız adlı bir abimiz Türk Folklor Kurumu'nda öğreticilik yaptı ve ben gibi binlerce öğrenci yetiştirdi.
TALİMAT VERDİ Sevdiğimiz saydığımız bir öğretmen olmanın dışında doğaya, ağaca, ormana meftun bir yapısı vardı. Zaten orman mühendisliği okuması, mezuniyetten sonra bakanlığa koşar adım katılması da bu yüzdendi. Hasan Basri o kadar başarılı oldu ki yükseleceği en üst mertebeye Orman Genel Müdürü olmaya kadar vardı sevda serüveni. İşin başına geçer geçmez de bizler gibi eski talebelerine talimat verdi: "Bana sivil destek sağlayın, vatana, millete, ormana hayrınız dokunsun."
CANSİPERANE O zamandan bu yana bir görev kabul ettim kendi payıma. Vakit gelip hocamız görev bayrağını devrettikten sonra da devam ettim. Elimden geldiğince katkı sağlamaya, yazılarımda, programlarımda orman zenginliğimizi ve sevgisini aşılayan biri olmaya çalıştım. İyi güzel de ağaçlara ormanlara bakarken ormancıları unutmuşum meğer. Sonunda göz tanığı olup Milas, Bodrum, Fethiye bölgesindeki orman görevlilerinin nasıl cansiperane çalıştıklarını kavradım. Sonra da onların özverili yaşamından kesitler sunan yazılar yazdım. Geçen hafta bir okurumun orman mühendisi babasının müthiş hikayesini anlattım bu sütunda. Ardından beni çok mutlu eden mailler, telefonlar aldım. İzninizle hepsini temsilen 2 mektubu az aşağıda paylaşacağım sizinle.