Geçen haftasonu Washington'da dünyanın en büyük 20 ekonomisinin yönetimlerini bir araya getiren G-20 zirvesi yapıldı. Herkesin umutla beklediği zirveden yaşanan krizin etkilerini kısa vadede hafifletebilecek somut bir "aksiyon planı" çıkmadı. Zirveyi tek bir cümleyle özetlersek "havanda su dövüldü" demek yeterli. Zirvede küresel ekonominin yaklaşık yüzde 85'i temsil edildi. Türkiye de dünyanın en büyük 17. ekonomisi olarak zirvede Başbakan Erdoğan tarafından temsil edildi. G-20 zirvesinde Türkiye'yi ilgilendiren en önemli konu uzun zamandır yılan hikayesine dönen IMF-Türkiye ilişkilerinin gelecekte nasıl şekilleneceğiydi. Çünkü, Başbakan Erdoğan'ın zirve vesilesiyle IMF yetkilileriyle haftasonu bir kez daha bir araya geleceği biliniyordu. Başbakan Erdoğan ve IMF Başkanı Kahn'dan herkesi umutlandıran açıklamalar geldi. Başbakan "IMF'yle anlaşmaya çok yakınız" açıklamasını yaparken IMF Başkanı Kahn da "yakında sonuç almayı bekliyoruz" açıklamasında bulundu. Hükümet ve IMF'nin mali hedefler konusunda uzlaşmaya vardıklarını gözlemliyoruz. Önümüzdeki günlerde Türkiye'nin IMF ile "bağlayıcılığı olan" ve "paraya dayalı" bir IMF programına imza atması olasılığı artık çok yüksek gözüküyor. Bu son derece iyi bir gelişme. Türkiye'nin şu aşamada IMF kaynağına ihtiyacı bulunmamakta. Ancak küresel kredi krizinin daha da derinleşmesi durumunda özel sektör dış borçlarını çevirmekte zorlanabilir ve bu durumda Türkiye'nin taze dış kaynağa erişebilir olması lazım. Bunun için de IMF'nin elimizin altında bulunmasında fayda var. Üstelik işler o noktaya gelmeden yapılacak bir anlaşmanın, şartları işler o noktaya geldikten sonra yapılmak zorunda kalınacak bir anlaşmadan, kuşkusuz çok daha iyi olacaktır. Bu nedenle Başbakan ve IMF Başkanı'ndan gelen açıklamalar umut verici. IMF ile yapılacak bir anlaşmanın iç piyasalar üzerinde oldukça olumlu etkisi olur. Faizlerin düşmesini dolar kurunun da gerilemesini sağlar. Bu hafta ABD'den açıklanacak verilerin piyasa beklentilerinden iyi gelmesini bekliyoruz. Bu nedenle haftanın genelinde hem dış hem de iç piyasalarda göreli bir toparlanma beklentimiz var. Üstelik bir de IMF ile anlaşıldığı resmen açıklanırsa kurun 1.50 düzeylerine kadar gerilemesi beklenmeli.