Sorunlar, ABD menşeili olmakla birlikte, küreselleşmenin getirdiği 'sermaye ve ticaret' bütünleşmesi ile birlikte önce 'finansal kanal' üzerinden, sonra da gecikmeli etkisiyle 'ticaret kanalı' üzerinden tüm gelişmiş ülkelere sirayet etti. ABD, Japonya, Kıta Avrupası'nın önde gelen ekonomileri ve İngiltere resesyona girdi. Kriz şimdi de Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin kapısına dayandı. Gelişmekte olan ülkeler küresel krizden son döneme kadar oldukça sınırlı bir şekilde etkilenmişlerdi. Gelişmiş ülkelerde yaşanan yavaşlama ilk düşünüldüğü gibi 'kısa soluklu' olsaydı, gelişmekte olan ülkelerdeki tahribatın sınırlı kalmaya devam edebileceğini düşünebilirdik. Ancak ne yazık ki takip ettiğimiz göstergeler başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki toparlanmanın 2009 yılının ikinci yarısından önce başlayamayacağına işaret ediyor. Gelişmiş dünyadaki yavaşlamanın önümüzdeki yılın ilk yarısını da kapsayacak şekilde uzaması, Türkiye'nin de dahil olduğu gelişmekte olan ülkelerin büyüme performanslarında ciddi ölçüde bozulmalara neden olacaktır.
Yöntahminizor Baz aldığımız 'ana senaryo' doğrultusunda önümüzdeki birkaç ay boyunca, -Hisselerde 'kalıcı' bir yükseliş trendi beklenmemeli. Hisse senetlerinde genelde yatay bir trend etrafında sert iniş çıkışların yaşanma olasılığı yüksek. Kısa vadeli yön tahmini yapmanın neredeyse imkansız olduğu bu dönemde, kısa vadeli alsat amacıyla hisse senetlerinde işlem yapılmasını önermiyoruz. Ancak kısa vadeli çalkantıları midesi kaldırabilecek uzun vadeli (en az 1.5 yıl) yatırım stratejisi güden yatırımcılar için İMKB 100'de 23.000-25.000 seviyeleri hisse senedine giriş için oldukça iyi seviyeler. Bu seviyelerden açılabilecek pozisyonların uzun vadede iyi getiri sağlayacağını düşünmekteyim. -Piyasaların 'güven barometresi' altın fiyatlarındaki yükseliş trendinin zayıflaması beklenmeli. Doların kuvvetleniyor olması, altın fiyatlarındaki yükseliş eğilimini sınırlandıracaktır. -'Siyah altın' petrol fiyatlarındaki düşüş eğiliminin de bir süre daha devam edeceğini düşünüyoruz. Küresel ekonomideki yavaşlamanın petrol talebinde azalmaya neden olacağı beklentisi ve dolardaki yükseliş, petrol fiyatları üzerinde aşağı yönde baskı oluşturuyor. -Dolar-euro paritesi dolar lehine hareket etmeye devam ediyor. Bu yazının yazıldığı sıralarda parite 1.2871 düzeylerine kadar inmişti. Doların önümüzdeki aylarda da euro karşısında değerlenmeye devam etmesi ve paritenin 1.20 düzeylerine kadar gerilemesi kuvvetle muhtemel. -Global piyasalardaki risk alma iştahının azalmış olması ve dünya kredi piyasalarında kabus yaşanan bir dönemde Türkiye'nin her zamankinden daha yüksek olan dış finansman gereksinimi, kur üzerinde yukarı yönde baskı yaratmaya devam ediyor. Özellikle son günlerde yabancı fonların, Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerdeki varlıklarını satıp bu ülkelerden çıkmaya başlamalarıyla, gelişmekte olan ülkelerin para birimlerinde sert değer kayıpları yaşanıyor. Bankalararası dolarYTL kuru 1.57 ve 1.60'lardaki kritik direnç seviyelerini kırarak 1.74 düzeylerine kadar yükseldi. Bundan sonra kurun 1.80 düzeylerine kadar önü boş. Ancak Merkez Bankası'nın döviz piyasasına müdahale etme ihtimalinin son derece yüksek olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla 1.60'ların üzerindeki her düzeyin dolar tasarrufların YTL'ye çevrilmesi açısından uygun seviyeler olduğunu düşünmekteyim.