Küresel krizin kaynağı ABD ekonomisi. ABD ekonomisi resesyonda. Bir başka ifadeyle ABD ekonomisi üçüncü çeyrek itibarıyla daralmaya başladı. Üstelik, dördüncü çeyrekteki daralmanın daha da derin olmasını bekliyoruz. Ancak, hem ekonomik daralma hem de kredi piyasalarındaki krizle boğuşan ABD'nin para birimi dolar, Japon yeni hariç tüm ülkelerin para birimlerine karşı değer kazanıyor. Doların kuvvetlenme eğilimi birçok uzmanın ve yatırımcının haliyle kafasını karıştırıyor. Bu eğilimin geçici olduğu düşünülüyor. Biz aynı görüşte değiliz. Dolardaki genel kuvvetlenme eğiliminin devam etmesini bekliyoruz. Doların özellikle euro ve İngiliz Pound'una karşı belirgin bir şekilde değer kazanmaya devam edeceğini düşünüyoruz. Nedenlerine gelirsek...
1. Kredi krizi: Kredi krizi ABD kaynaklı olabilir ancak kriz ABD'deki finansal piyasalarla sınırlı kalmadı. Sorunlar hızlı bir şekilde Avrupa ve İngiltere'deki kredi piyasalarına ve bankacılık sistemlerine de sıçradı. Kredi krizi küresel bir sorun haline dönüştü. Üstelik, tahmilerimize göre Avrupa ve İngiltere'de kredi piyasalarının toparlanması ABD'nin kredi piyasalarına kıyasla çok daha uzun sürecek gibi gözüküyor. Bunun kabaca iki nedeni var. Birincisi, ödemeler dengesinde problem yaşayan sabıkalı gelişmekte olan ülkelere açılan kredilerin büyük bir kısmı Avrupa'daki bankalardan çıktı. Bu kredilerde geri ödeme sorunları başladıkça Avrupa bankaları ikinci bir büyük darbe almaya aday. Ayrıca İngiltere ve Avrupa'daki merkez bankaları ve hükümetler kredi krizine karşı önlem almaya, ABD'deki muadillerine kıyasla çok geç başladılar. Dolayısıyla, kredi krizinin olumsuz etkileri Avrupa ve İngiltere'de çok daha uzun bir süre hissedilecek gibi görünüyor.
2. Ekonomik yavaşlama: Kredi krizinin neden olduğu kredi hacmindeki daralma ve kredi maliyetlerindeki artış, ABD ekonomisini resesyona soktu. Ancak Avrupa ve İngiltere'nin de resesyonda oldukları yani daraldıkları unutulmamalı. Aynı kredi piyasalarına ilişkin beklentimizde olduğu gibi İngiltere ve Avrupa ekonomilerindeki toparlanmanın ABD'deki ekonomik toparlanmadan daha geç başlamasını bekliyoruz.
Bu iki faktör önümüzdeki dönemde dolar cinsi faizlerle pound ve euro cinsi faizler arasındaki makasın dolar lehine değişmeye başlayacağına işaret ediyor. Bunun en güzel göstergesi, piyasaların önümüzdeki 12 ay içerisinde FED'den 20 baz puanlık faiz artırımı beklerken İngiltere ve Avrupa merkez bankalarından sırasıyla 200 ve 130 baz puanlık indirim bekliyor olması. Faizler arasındaki farkın dolar lehine değişecek olması beklentisi döviz piyasalarında da satın alınmaya başlandı ve bu beklenti doların euro ve pounda karşı kuvvetlenmesini sağlıyor.
Önümüzdeki dönemde paritelerde ciddi ölçülerde oynaklık yani sert iniş çıkışlar yaşanacaktır. Ancak, hem dolareuro hem de dolarpound paritesinde genel eğilimin dolar lehine olmasını bekliyoruz. Dolar-euro paritesinin önümüzdeki dönemde 1.16, dolarpund paritesinin ise 1.45-150 düzeylerine kadar gerilemesi sürpriz olmayacaktır.
***
SON SÖZBir tehlike anında gemiden uzaklaşan fareler, geminin batmamasını bir türlü affedemezler.