Ülkemizdeki üniversitelerin özgür olduğundan söz etmek mümkün değildir.
Politikacıların, maliyenin, YÖK'ün, Milli Eğitim Bakanlığı'nın ve bürokrasinin baskısı altındalar.
Üniversiteler yasası içler acısı. Tek tip üniversite öngörüyor. ODTÜ ile Kafkas Üniversitesi aynı yasayla yönetiliyor. Yani bilim insanı yetiştiren üniversiteyle, meslek insanı yetiştiren üniversiteye aynı kriter uygulanıyor. Sonuçta tek tip insanlar yetişiyor.
Böyle bir ülkede demokrasinin, bilimin gelişmesinden söz edilebilir mi? Sanayi, üretim zenginleşebilir mi?
***
2009 daha zor bir yıl olacağa benziyor. Yeni üniversitelerin kurulmasıyla öğrenci sayısında bir artış olmuştu. Buna kontenjan artışı ve aftan gelen öğrenciler de eklenince, artış yüzde 40'a çıktı. Buna karşın 2009 bütçesinde harcamalar yüzde 50 azaltıldı. Krizdi şuydu-buydu belki haklılar ama sonuçta iyi eğitim iyi bütçeyle oluyor.
***
Her taraftan görülüyor ki artık üniversite reformu yapmak şart olmuştur.
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül'de bunu açıkça belirtti:
"Her rektör seçimleri sonrasında üniversitelerimizde derin yaralar açıldığını görüyorum. Ben gayet cesur bir şekilde, bu tip yetkileri devretmeye hazır olduğumu ifade etmek isterim. Yükseköğretimde yeni bir dönemi başlatmamız lazım."
Keşke bu beyanatı rektörleri seçmeden önce verebilseydi daha etkili olurdu. Ama bu bile çok önemli bir çıkıştır.
YÖK Başkanından,
TÜSİAD Başkanına kadar toplumun her kesimi bu reformu istiyor. Bugünkü Meclis sayısı da buna uygun. Muhalefetin uzlaşısı da aranarak yapılacak üniversite reformu Türkiye'de pek çok şeyi iyileştirecektir.
***
Elbette Batı'da başarılı olmuş modeller esin kaynağı olabilir. Ancak asıl model kendi koşullarımız ve gerçeklerimiz göz önüne alınarak oluşturulmalıdır.
Her üniversite bağımsız olmalı ve kendi kurum profilini oluşturmalıdır.
Ayrıca, devletin bütün üniversiteleri paralı olmalıdır. Bu üniversitelerin özgür olması için de zorunludur.
Devlet her öğrencinin yılık eğitimi için 3 bin dolar harcıyor. Bu paranın önemli kısmı üniversite yönetimi eliyle harcanıyor.
Üniversite yönetiminin devletten para alması, yönetimin bağımsızlığı önünde ciddi bir engel oluşturuyor. Parayı veren düdüğü çalar misali.
Üniversitelerin paralı olması bunu ortadan kaldıracaktır. Çünkü devlet parayı üniversiteye değil, ihtiyacı olan öğrenciye burs olarak verecektir. Öğrenci ilerde iş hayatına başlayınca borcunu taksitler halinde geri ödeyecektir. Maddi durumu iyi olan öğrenciler de devletten burs almayacak, üniversiteye ücretini ödeyeceklerdir.
Sonuçta üniversitelerin bağımsız bütçeleri olacaktır. Bu da özgür üniversite olmanın ilk ve en önemli adımıdır.
Diğer yandan, devlet yüksek öğretimi finansa etme yükünden kurtulacaktır. Bu yılda en az 12 milyar dolar demektir. Bu parayla Edirne'den Kars'a bütün temel eğitimin sorununu çözebilirsiniz.
***
Ülkemizde çok değerli akademisyenler var. Bu insanları artık serbest bırakmalıyız. Yapabileceklerini ortaya koysunlar. Onlar bizim hocalarımız. Onlardan korkmamalıyız.