Az ya da çok, her yıl Milli Eğitim'e 15 milyar dolar bütçe ayırıyoruz.
8 milyar dolar da yüksek öğretim için.
700 bin öğretmen ve akademisyenimiz var, canla başla emek veriyor.
Aman çocuklar öğrensin diye.
20 milyona yakın anne-baba var. Onların anne-babalarını da hesap edersek 60 milyon insanımız varını yoğunu ortaya koyuyor, çocuklarımız okusun, torunlarımız okusun diye. Yeni okullar açılıyor. Eskiler onarılıyor. Programlar geliştiriliyor. PYP, MYP, IB... Milyonlarca kitaplar okunuyor.
Kalemler, defterler harcanıyor.
Niye? Çocuklarımız daha iyi eğitilsin diye.
Peki, okuyorlar mı? Maşallah! Hatta öyle hızlılar ki bir sınavda 99 birinci birden çıkıyor.
***
Ama fena olan bir şey var: Akademik olarak belki iyi ama karakter olarak yalancı çocuklar yetiştiriyoruz.
Evet, yalancı.
Y-A-L-A-N-C-I
"Ödevini yaptın mı" diye soruyorsun.
"Hastaydım" diyor.
Yalan. Çözümü yalan da buluyor.
Anaokulu çocuğu "Ben yapmadım, şu yaptı" diyor. Yalan. Kimse çıkıp da "Hayır benim çocuğum asla yalan söylemez" demesin sakın. Söylüyor. Benimki de söylüyor.
Hepimizinki söylüyor.
Hepimiz söylüyoruz. Çünkü aynı eğitimi aldık. Avukat olduk, doktor olduk, öğretmen olduk, politikacı olduk, gazeteci olduk yalan söylüyoruz.
Yalana sığınıyoruz. Yalan üzerine bir dünya kurduk yaşıyoruz. Yalan dünya...
Yüzde 99'umuz Müslüman elhamdülillah.
Kur'an da yalana karşı bir sürü atıf var.
Ama bu da fayda etmiyor.
Hem Müslümanız, hem de yalancı.
***
Bakın ileri ülkelere, Amerika'ya, Almanya'ya.
Var mı bu kadar yalan? Japonya'da sözünü yerine getiremeyen politikacı harakiri yapıyor, kendini öldürüyor.
Çünkü çocukken de yalan söylemedi.
Bizim çocuklar niye yalan söylüyor? Her şeyi öğretme sevdasından.
Ne duyarsak, çocuğa öğretmek istiyoruz.
Hatta öyle kaptırmışız ki daha ilköğretim birinci sınıftaki çocuğun okumasını yazmasını istiyoruz. Matematiği iyi öğrenmesini, yüzmesini, piyano çalmasını bekliyoruz.
Her şeyi en iyi onun bilmesini ve ilerde gireceği SBS sınavında da çok başarılı olmasını daha şimdiden istiyoruz. Yani yüklüyoruz.
Yüklüyoruz da yüklüyoruz. Bu arada en önemli öğretiyi es geçiyoruz.
KARAKTER EĞİTİMİ
Bu kıyısından köşesinden olmuyor. Hele asıl amaç sınav mınavken hiç olmuyor.
Bir kere ilköğretim 4. sınıfa kadar bütün dersleri boşaltacaksın. Matematik yok, fen yok. Sosyal filan hiç biri yok. Selam vermeyi öğreteceksin. Yalanın zararını, doğrunun erdemini yerleştireceksin beyinlere. Yani adam gibi bir kişilik oluşturacaksın.
İsrafı anlatacaksın. Yardımlaşmayı, sevgiyi, saygıyı ve de hoşgörüyü...
Yapabilir misin? Zor tabii.
O zaman, başarıya odaklı yalan dünyanda, başarısızca yaşamaya mahkumsun.
Yalanla dolanla...