Anneler öfkeliydiler daha önce.
Çocukları ölen anneler öfkeliydiler, evet. Ağızlarından çıkan ağıtlar öfkelerini dile getirirdi eskiden. Çocuğu ölen anneler farklı bir öfkeyle yürürlerdi ölümlerin üzerine. Kendileri için üretilmiş türkülerden bihaber, ağıtlarını söylerlerdi bağıra çağıra. Şimdi çaresizlikten ne yapacağını bilemez bir halde anneler.
Babalar büsbütün suskun. Kim kime soracak şimdi; "Sizin hiç çocuğunuz öldü mü?" diye. Herkesin çocuğu ölüme koşullu artık.
'Kınalı kuzu' dermiş anneler cepheye gönderilen çocuklara; gınalı guzular! Adına ne derseniz deyin; çocuklar ölüyor! Cepheden son telefonları geliyor evlerine; "Operasyona çıkıyoruz. Belki bu son konuşmamızdır!" Bunu duyan anne baba olsanız ne yapardınız? Tıkanıp kalmaz mıydınız o çağcıl buluşun diğer yakasında? Ne derdiniz bir söyleyin hele?
SÖZ BİTTİ
"Ben bir şey diyemedim!" diyor Doğu'daki çatışmalarda ölen askerlerden birinin annesi; "Ne diyeyim?" Yıllardan beri şöyle bir başlık var gazetelerde ya da köşe yazılarında-; "Sözün bittiği yer!" Ne bitmez bir söz yeriymiş! Ne dur durak bilmez bir sözmüş ki... Her dönem yeniden yeniden söyleniyor, yazılıyor...
Gece esmer tenine düşüyordur şimdi ölen çocukların. Onlar birer çakmak taşı gibi dururken dağ başlarına ölüm kusuyordur makineler çok bildikleri bir makamdan.
Makam ölüm makamıdır şimdi oralarda.
Hangi taşı kaldırsan yılgınlık, hangi adımı atsan patlayacak bir bomba.
Hangi yöne, hangi yöne yürüsek çıkmaz sokak, rüya görmeden uyumak yasak o zindanında gecenin; konuşarak bakmak yasak. Diz kırmış bir şiir tümcesi şimdi oralarda geceler. İşte o gecelerden çıkarak geliyor 'kaybettik' sözcüğü evlerin orta yerine.
Evlerin orta yerine düşüyor 'kaybettik' sözcüğü, çığlık gibi yankılanıyor evlerde annelerin sesleri; 'oğul oğul söyle ben seni şimdi nece seveyim?'
BABALAR ÇARESİZ
Babaların ellerine düşüyorlar çaresiz bir serçe gibi anneler. Belki her biri ayrı ayrı ama aynı yarayı kanayarak anlatıyor hikayesini. Oğul her ikisinin ama acı ayrı ayrı. Aynı yarada aynı oğulun acısı, aynı eve çığ düşmüş, biri kurlan biri kurtaracak.
İki kurban peki bir diğerini nasıl kurtaracak? Eğilip bakıyorum elerimdeki kana; çocuklar ölüyor dağ başlarında gece karanlığında.
Yol bilinmez, iz sorulmaz yerlerinde ülkemin.
Çocuklar ölüyor ve anneler ağlıyor ağıt gibi bakarak gökyüzüne; bu kanı durdurun / bu kanı durdurun!