Alın terini doldurmuştur matarasına.
Tomurcuktur, 20 yaşlarında bir çocuktur daha.
Vatana emanet ettiğimiz canlarımızdan biri, vatan topraklarında tuzaklara düşer.
Son fotoğrafına sızmıştır kahraman gülüşü. Dönüşünü düşler, asker ocağında.
Bir asker ölür.
Onurlu bir nöbetin son yolculuğunda...
***
Yeterince cesur, yettiğinden fazla ülkesine sevdalı. 22'sini görememiş daha.
Hayat ve ölüm arasındaki düelloda, kalleşlik yapar ölüm. Yaşamın askerinin yollarına mayın döşer.
"Bir kolum fazla" der asker, "Bir bacağım fazla." Helal eder ülkesine.
Bir asker ölür. Veda eder hikayesine...
***
"Benim doğduğum yerlerde, kimse kimseyi bu kadar öldürmez" diye düşünür, son nefesini vermeden önce.
Anasının suladığı sardunyalar gelir aklına. Gülkurusu perdeler, çocuk sesleri.
O sırada dağlardan ölüm getirir rüzgar...
Bir asker ölür.
Ajanslar yetiştirir haberi.
İnsanın tam şurasına bir ok saplanır.
***
Gazetelerin "aydın" denilen karanlık yazarları vardır. İhanet köpürür, ihanet dalga dalga yayılır gazete sayfalarından.
Ülkesini savunmanın en yüksek mertebesinde, "Ölüm arkam, sağım, solum" sayar bir delikanlı.
Bir asker ölür...
Yıldızlar susar, aydınların karnı doyar.
***
5 asker daha ölmüştür de 5 kişi daha eklenmiştir istatistiklere.
Sadece anaların sesi çıkar yüreklerinden.
"Gayrı dayanamam ben bu hasrete...
Ya beni de götür, ya sen de gitme"
(Bir kez daha)