Tek parmak arz-ı hal yazardı yaşlı amcalar.
Daktiloyla iki parmak, memleketin halini yazardı gazeteler.
Üstelik her satırını doğru yazarlardı.
Gazeteci dediğin, sade bir Türkçe'yle karnını doyuran adam.
Arz-ı hal yazanın da, politikacının da, karşısında ceket iliklediği insanlar ordusu.
Saygıların mimarı.
***
Sonra yeni bir gazeteci türü üretildi.
Politikacıya sırnaşarak, yetimin öksüzün hakkını cebine indiren.
Direnen politikacıları tehdit eden yayın yönetmenlerine itibar gösteren gazetecilik.
Bir zamanlar, kiracısı oldukları evleri yakıp yıkıp, üzerine villa inşa eden adamlar korosu...
İçtiği pahalı şarapları, ertesi günü gazetesine kusanların oyuncağı.
***
Vicdanı olmayan adamların yönetimine giren gazetelerin, yarattığı toplum ortada.
Çocuklar için "fare zehri" oldu gazetecilik.
Adına yakışmayan bir çamur deryası.
Bu ülkenin en soysuz çeteleri, gazetelerin içinde kuruldu.
Ne utançtır ki, vezirler, reziller ve müptezeller çetelere dahil oldukça yolları açıldı.
Kendilerine ait olanı besleyen bir bataklık oldu gazeteler.
Tam bir timsah silsilesi...
***
Şimdi bir yandan kendilerini temize çıkarma sevdasındaki gazetecilere bakın.
Bir yandan, onların yerini almak isteyen kirli adamlara.
Her şeyin başı para! Her şeyin sebebi şehvet! Bir zamanlar, sade bir Türkçe'yle karnı doyan meslek, şimdi yedikçe acıkanların ziyafet sofrası...
***
Biliyoruz ki...
Onlar tahttan inmedikçe...
Tehdit, şantaj ve medyatik çetelerin önüne geçilemeyecek.
Onların ipi çekilmedikçe..
Ülkenin kaderine atılan düğümler asla çözülmeyecek.