Babası şehit edilen bir asker çocuğunun, babasının tabutuna çivilenmiş fotoğrafına takıldım önceki gün.
Yürek alfabesinin bütün yaralı harfleri, gözlerinde toplanmış sanki.
Belki, "Babam cennette büyür mü?" diye, soruyor kendi kendine.
***
Sevdiklerini yitirmek, daha bir direnç istiyor da, o küçücük çocuğun bakışlarındaki hüznü, hangimiz anlayabiliriz ki! "Babam öldü" sözcükleriyle, "Şehitler ölmez" sloganı arasındaki kan bağını, o çocuk nerden bilsin.
Bu çelişkiyi kim açıklayabilir ki ona?
***
Asker babalar ölünce, vatan sağ oluyor ya... O resme bakınca, "Biraz da çocuklar sağ olsun" dedim.
Çünkü biliyorum ki, her şehit cenazesinden ve her dramatik söylemlerden sonra, hayat yine devam ediyor.
Özellikle de babasız çocuklar için...
Babalarından çalınan hayat, çocuklarına iade edilmiyor.
Ne maddi, ne manevi!
***
Bir hüzünlü cenaze de Teşvikiye'deydi.
Babası ve kardeşleri, Edremit'teki kamp alanında, sel sularına kapılıp ölen, 14 yaşındaki bir çocuğun, ailesinin cenazesindeki fotoğrafına takıldım.
Kimsesiz çocuk bakışına...
Kemer Country'nin kurucusu olan babasını ve 3 kardeşini Kaz Dağları'nda yitirmişti.
Yetişkinlerin yüreği dayanmaz da, o çocuk yüreğiyle nasıl da dik duruyordu.
Eminim ki, o da babası ve küçük kardeşleri için, aynı şeyleri düşünüyordu.
"Babam ve kardeşlerim cennette büyür mü acaba?"
***
Gazetelerde gördüğünüz fotoğraflara, dikkatlice bakın. Hele sevdiklerini yitiren çocukların fotoğraflarına.
Onlara kendi çocuklarınız gibi bakın.
Ya da kendi çocukluğunuz gibi...
***
Sevdiklerini yitirmenin bakışları, bütün çocuklarda aynıdır.
Kuru yaprak bakışlı, sevap kokulu...
Çünkü, melekler de öyle bakar...