Hapishanelerdeki özlemi kim hisseder, kendi yakınlarından gayrı.
"Görüş günü" dedikleri, dışarıdaki insanlar için "sıradandır" da, mahkumlar ve yakınları için nasıl da kutsaldır.
Bir gün öncesinden başlar heyecan.
Anaların, eşlerin, çocukların sesleri yankılanır duvarlarda.
Zulalarında, gökyüzünden çalınmış yıldızları vardır, gardiyanlardan saklarlar.
Sabahlara kadar açıktır gözleri.
Uykuyu kendilerine yasaklarlar.
***
Vakit gelir, iliğine, kemiğine işlemiş bir hasretin buluşması başlar.
Anaların sesi duyulur, "Oğlum!" diye.
Yanlarında mahalleden birkaç dost...
Dirençli bir asker gibi bakar, o eski arkadaşlar.
***
Bir görüş gününde, bin sevda vardır.
Özlenen birine dokunmak, nasıl da özlenen bir düştür.
Yüreklerde acının ırmakları akar da, görünen sadece bir gülüştür aslında.
Hepsinde eve dönüş özleminin bileti.
Hepsinin omzunda acı yazılmış bir kaderin külfeti.
***
Hayatla dargın olan kader mahkumları sözcüklerle barışır görüş gününde.
Kendilerince özgürlüğün arasına karışırlar, bir küçük zaman diliminde.
İstedikleri temiz iç çamaşırı, sigara.
İçleri, ökselere tutulmuş bir kuş gibi çırpınır. Dışlarında anneyi, eşi ve çocukları kandıran sevinçlerinin resmi...
***
Sadece bayram günlerinde hatırlanan insanları, topluma kazandırmayı hiçbir zaman öğrenemedik.
Onları masum anlarında sevemedik ki, suçlu olduklarında sevelim.
İnsanları suça teşvik eden ortamı sistem yaratıyorsa, gerçekleri teşhis etmekte zorlanmayalım.
Dışarıdaki suçluların, hapisteki suçlulardan daha masum olduğunu zannetmeyelim.
***
Görüş günleri bayramın iki yüzünü gösteriyor.
Sevincini ve hüznünü.
Oğlunu ziyarete giden analar, küçük bir kuzu yavrusunu arar gibi, "Oğul" diye "mee"liyor.
Babalar elinde sigarasıyla, duvarların dibine çömeliyor.
Oğulların elinde hayatı kaçırmanın bileti...
Hepsi de zamandan af dileniyor! (
Bayram nedeniyle bir kez daha)