Yazdığımız mektuplar vardı, adreslerini yitirdiğimiz. Bayram kartlarımız vardı.
Cep telefonlu teknik çağa yenik düştükten sonra, hepsinin anlamını da yitirdik.
Yeniden icat ettiğimiz kurallarla, sevgisizliğin hangi sokaklarında dolaşıyoruz kim bilir! O yüzden ölümler sıradanlaştı.
Saygısızlık ülke sınırlarını aştı.
Her bayram öncesinde, neler kaybettiğimizi daha iyi anlıyoruz.
***
El örgü kazaklarımız vardı, şimdi tel örgüler arkasında düşlerimiz var.
Ağzı bozulmuş politikanın.
Sadece paranın dediği oluyor.
Demokrasi sizlere ömür.
Cep telefonları sevgi ve saygı haramisi.
***
Televizyon reklamlarında, torununa şimdiki Ramazanlar'ın güzelliğini anlatan dede, örnek olarak "bonusu" gösteriyor.
Tüketimin getirisini.
Gösterecek başka bir güzelliği yok çünkü!
Dünü de kendine çekiyor sistem, yarını da.
Dedeleri de yanına çekiyor, torunları da...
***
Mektupları yitirmekle, neleri yitirdiğimizi fark etmedik. Ihlamur kokusunu unuttuk, poşetli çaylara yenik düşerken.
Kalplerin içinde kalan, fotoğraflı kalp kolyelerin dışında kaldık.
Bir masaldık o mektuplarda.
Birimiz hepimiz içindi, hepimiz birimiz için...
Şimdi cebinizdeki telefona sorun bakalım, böyle bir cömertliğe izin verecek mi?
Televizyonlara akıl danışın bakalım, sabah programlarında hayatınızın hikayesi kaç para ediyor?
***
Sizleri iliğinize kadar sömürenler, içinizdeki sevgileri bile kuruttular da, haberiniz yok.
Sizin sadece telefonlarınız var.
Kire batmış televizyonlarınız.
Bizim mektuplarımız hala duruyor.
Telefonda mesajlar yerine, bayram kartlarımızı kullanıyoruz inatla.
Bizler mazi gazileriyiz.
Hala aşktan yaralı, hala bayramlarda el öpecek büyüklerini arayan...
***
Kadir Gecesi'nde ne çok kandil mesajı çekildi...
Sizler büyüklerinizin kandilini mesajla kutlarken, telefon şirketleri ikiye katladı kazancını...
Giden sadece para olsa neyse...
Geleneklerimiz gitti...
Mektuplar gibi... Saygılar gibi...