MAÇIN içinde değişime uğramış adamlar takımıydı Fenerbahçe...
İlk yarıda elindeki mevcut değerleri inkar etti, ikinci yarıda üç puanı hak etti.
Bana sorarsanız sarı lacivertliler dün gece 3 puandan fazlasını kazandı.
"Varoluşunu"
***
Alex'in golüne kadar, rakip alana gitmekte nazlanan bir Fenerbahçe vardı.
Gençlerbirliği, savunmasını kalesinin önünde kurmuş ama Fenerbahçe'de oyunu rakip alana yığmak, kanatlardan bindirmek düşüncesi ertelenmişti sanki.
Ve takımın her şeyi Alex olmayınca, Fenerbahçe'nin varolması da gecikiyor.
40. dakikada Alex sahneye çıkınca, maçın skoru da değişti.
Golün başlangıç ve bitişi arasındaki bütün hünerler Alex'e ait...
Futbol adına ne kadar incelik ve yaratıcılık varsa, orada Alex var zaten.
***
Golden sonra, üzerindeki baskıyı silkelemiş bir Fenerbahçe çıktı sahneye.
Rakibine pozisyon vermeyen ve sahanın her yerine hakim olan bir Fenerbahçe...
Üstelik, maç boyu kılını kıpırdatmayan adamların varlığına rağmen...
***
Dün gece Alex'e ayak uyduran bir adam daha vardı. Güiza...
Güiza, kendi içinde sessiz biri ama her pozisyonun içine attı kendini.
Öylesine içten mücadele etti ki, golü de hak etti. Bana sorarsanız, Güiza'ya golü attıran taraftardı... Destek muhteşemdi.
Atamadığı gollerden bile sorumlu tutulmayan kaç kral var dünyada!
***
Taraftarın Güiza'ya gösterdiği ilginin sebebi "Yürekli mücadele!" Bu yürekli mücadele ilk yarıdaki Emre'de yoktu, Burak'ta hiç yoktu.
Burak, sahadaki aksesuar.
Fenerbahçe formasını bu ülkede kaç kişi sırtına geçirebilir de, kaç kişi bu kadar sorumsuz davranabilir? Yazık.
***
İlk yarıdaki sancı bulvarından çıkan Carlos'un ikinci yarıdaki mücadelesi...
Önder Turacı'nın, eldekilerin en iyisi olduğunu göstermesi...
Taraftar soğuk baksa da, Uğur Boral'ın sahadaki en hamarat adamlardan biri olması...
Ve Alex'le Güiza'nın diğerlerinden ayrılan özellikleri.
Gecenin en anlamlı kartpostallarıdır.
Öyle ahım şahım futbol oynaması da, Fenerbahçe sezon başından bu yana en itibarlı oyununu oynadı.
Hem kendini kazandı...
Hem Güiza'yı...