Dün gece gördük ki, Fenerbahçe'ye bu sezon erken geldi sonbahar.
Yaprak yaprak döküldüler.
Hacettepe karşısında eksik olmak, sızlanmayı gerektirecek bir durum değil.
Hacettepe'nin oynadığı bir şey de yok... Ama
Fenerbahçe o kadar kötüydü ki, dünkü maçın sonucunu, ancak
Alex değiştirebilirdi...
Ama
"elele vermiş sorumsuzlar" olarak,
Alex'i de yalnız bıraktılar.
***
Dün geceki karşılaşmayı, çarşamba gecesinin gözüyle izledim.
Maçın başında da,
"Bunlar Porto karşısında kendilerini ikiye katlar" diye hesapladım.
Ama maç boyu bütün pozisyonları topladım. Emek, alın teri, kazanma hırsı vs... Elde avuçta bir şey göremedim.
Sadece bazı işaretler gördüm.
Rakip takım hücuma kalkarken,
Fenerbahçe'nin sözde pres yaptığını...
Ama rakibin bol paslı gezintisiyle, bir anda
Fenerbahçe kalesi önünde bittiğini...
Ve
Fenerbahçe defansının içler acısı halinin, iki ön liberoyla bile onarılamadığını...
***
Bu takımın varı yoğu
Alex ...
Alex'de olanı, arkadaşlarında bulmak mümkün değil.
Ama arkadaşlarında olmayanı
Alex de bulmak pekala mümkün.
Bu takımın en yetenekli adamının, ayrıca en mücadeleci adam olması,
Fenerbahçe'nin kırılan şifresidir.
Yani neredeyse, bazıları
Alex'ın sırtına binip, öyle tamamlayacak maçı...
***
Fenerbahçe kalesi S.O.S veriyor...
Volkan'daki denge bozukluğu kaç maçtır ayakta...
Ayrıca
Yasin ve
Can Arat gibi alternatif adamlar olduğunu düşünmek,
Porto maçını bir kabus saymam için yeterli...
Dün gece
Alex'in dışında biraz
Maldonada derim, biraz da maçın başındaki
Kazım...Güiza'ya gelince...
Kaçırdığı goller onu kördüğüm etmiş, çözülmesi zor.
Gol pozisyonlarını harcıyor, asist biriktiriyor.
Ama 14 milyon euro verilen bir adam, en zayıf rakipler karşısında bile
"gerçek görevini" yapamıyorsa....
Onu İspanya'daki
Güiza ile yüzleştirmenin zamanı geldi de, geçiyor.
***
Dün gecenin hesabını
Fenerbahçe'nin
"Ben her şeyi biliyorum" diyen tek kişilik yönetimine sormak gerek.
"Buyrun beyim! Her şeyi siz ısmarlamıştınız!"