Televizyonlarda, adına magazin denen zehirli çeşmeden, her sabah evlere su dağıtıyorlar.
Sunucular ve konuklar birbirini tamamlıyor.
Ekranın altında mesleği belirtilen kadın konuşuyor da, sözde diğer kadınları uyarıyor, bir psikiyatr olarak.
"Kocanız size iyi davranıyorsa, bilin ki sizi aldatıyordur!" Kadının dudak boyaları uçuyor konuşurken.
Kendinde olanı, başkalarına da uçuruyor belki.


Zaten cahil kadınlar için hazırlanmış programlarda, ihtiraslı sunucular için, harika bir magazin tabağı oluyor bu söylemler.
Onlar da meseleyi fırına verip pişiriyorlar.
Üzerine biraz kadın hakları sosu.
Çokça erkek düşmanlığı..
Ekran başındaki kadınlara yediriyorlar!


Bu ülkede ne halt yiyorsa, erkekler yiyor ya...
Erkeklere eşlik eden kadınlardan haber yok! Güzellik meziyet değildir ama güzelliğiyle ekranda program kapmanın, eğitim görmüş kadınlara darbe olduğunu hatırlatan da yok.


Kadınları en çok, sözde kadınlardan yana görünenler sömürüyor.
Böyle usta psikiyatrı görünce, o kadın sunucuların özel hayatlarını merak ediyor insan.
Biraz kendilerini anlatsalar...
Maziden kalan resimleri, yıktıkları yuvaları...
Ve oralara gelebilmek için neler yaptıklarını...
Onlar da psikiyatrlarına akıl verseler biraz...
Güzelliğin meziyet olmadığını ama güzelliği kullanarak yükselmenin kadınların en büyük silahı olduğunu mesela...
Bu silahın da, eğitim görmüş kadınların işsiz kalmasındaki cinayet silahı olduğunu mesela...


Aileler üzerine oynanan oyunların merkezidir televizyonlar.
Ve ne yazık ki, para ve şöhret uğruna, bütün değerler talan ediliyor.
Oysa magazin denen şey, başkaldıran bir mitingdir.
Reytinge köle olmak değil.
Kadınlardan yana olmak, hareket halindeki bir trenden atlayacak kadar cesaretli olmaktır.
Başı sıkışınca, ekrana gaz bırakmak değil.