İktidar partisinin kapatılma davasında, Başbakan'ın laiklik üzerine bir tarifi var.
"Laiklik yaşam biçimi olamaz, ancak demokrasiyle mümkün olur!" Pardon ama politikacıların dokunulmaz olduğu bir memlekette...
Telefonların dinlenmesini yasal, dava açılmasını tuzak olarak belleyenler ülkesinde, nerededir bu demokrasi?
Kılık Kıyafet Kanunu'nun uygulanmamasına bile göz yumanlar...
Hukuku reddedip yargıyı yerle bir edenler ülkesinde...
Laiklikle kardeş kardeş geçinecek demokrasinin rengi nasıldır?
***
Analarımızın başındaki örtüyle türbanı birbirine karıştırıp, ülkenin karışmasına sebep olanlar...
Başı açık kadınların teminat altına alınacak kadar tehlikede bulunduğu bir düzeni yaratanlar...
Basın özgürlüğünü yerle bir edip eleştiriyi reddedenler...
İnsanların oylarını ve sefaletlerini, bir torba gıda karşılığı satın alanlara gözlerini yumanlar ülkesinde...
Laikliğin koluna girecek demokrasinin başındaki örtü nasıldır?
***
Cumhuriyet tarihi boyunca laikliği sömürenleri de biliyoruz.
Laikliğin sırtından geçinen yarasaları da...
Ama laiklik, cumhuriyetin ve gerçek demokrasinin kardeşidir.
Laiklik elbette ki yaşam biçimidir.
Din ve mezhep özgürlüğüdür.
İnanca saygıdır.
Kadınları baş tacı eder. 4 kadınla yaşamak isteyen demokrasi abazanlarını reddeder.
Tarikat liderlerinin karşısında diz çökenlere,
"Lütfen kalkın" diye buyurur.
Çünkü Allah'ın kitabında da, laiklikte de kula kulluk etmek yoktur.
***
Laiklik ne kadar hırpalanırsa...
Din üzerinden siyaset yapanların ganimetleri de o kadar büyür.
Siyaset uzmanları, kendilerine lüks villalar, pahalı cipler alır..
Topluma da sahte cennetin yemişi kalır.
***
Bu ülkede gerçek bir demokrasi ve çağdaş bir düzen değişikliği gerekiyorsa...
Yapılacak bir tek şey vardır.
Anayasa'yı yeniden düzenlemek...
Dokunulmazlığı kaldırmak...
Ve adalet önünde herkesin eşit olduğu düzeni savunmak. Hukukun iktidarı yani...
***
Yoksa biz ne çektiysek...
"Sen benim kim olduğumu biliyor musun?" demokrasisinden çektik...
Oysa hepsinin de kim olduklarını biliyoruz.