Yürekler proleterdi bir zamanlar, işçilerin el ele vermesi bile yeterdi. Toplumu sömürüden, kadercilikten ve hırsızlardan koruyan işçileri vardı bu memleketin. Kitap okurlardı. Canına okurlardı soysuzluğun. Amerikan sistemi tıkır tıkır işlediğinden beridir ki, onlar da dünyanın malı oldular. Oysa bir zamanlar, işçilerin avuçlarına dünyayı koyan insanlar vardı bu memlekette. İşçiler, o adamların farkına bile varmadılar.
***
Bir zamanlar kartpostalın ön yüzü işçiydi bu memlekette. Onlar hesap sorarlardı iktidarlara. Düzen patronlarına... Bir zamanlar işkenceyi göze alan işçilerimiz vardı bizim. Şimdi televizyon dizilerinden başını kaldırmıyor. Şimdi en ağır hakaretlere maruz kalıyor her biri... Aldırmıyor!
***
Ne olduysa 12 Eylül korkaklığından sonra oldu. Üretimin önü kesildi. "Ne varsa sat" gitsin politikasıyla, ülkenin eli kesildi. Basın özgürlüğü darbe aldı. İşçiler düştükten sonradır ki, şehirler de düştü. İki gözü iki çakmak olan işçilerin, iki gözü iki yanmış kömür artık. Bir torba kömüre geleceklerini satanlar oldu.
***
"Dünyanın bütün işçileri birleşin" diye bir sloganı vardı bu memleketin. Şimdi işçilerin rüyası bile yok. Onlar kendilerini sevmeyen politikacıları baş tacı ettikleri içindir ki, umutları da bitti. İşçinin işçiyi sattığı, kendileri için meydana çıkan aslan gibi gençler asılırken işçilerin sustuğu bir memlekette, işçilerin akıbeti de bellidir. Ölüm bütün kapıları işaretliyor.
***
Yarın 1 Mayıs! Sözde işçilerin bayramı...
***
Dünyanın en çok hor görülen işçileri... Dünyanın en sefil, en umutsuz işçileri... Bayramınız kutlu olsun!
***
Yarınki gösteriye gelince... Mesele; sendika ağalarına ve provokasyonlara yem olmamak... Mesele; Taksim'e çıkmak değil. Tek yürek olmak...