Küresel gıda krizinin etkileri, yakıp yıkıyor. Artan gıda fiyatları nedeniyle dünyanın her tarafında şiddetli protestolar yaşanıyor. Mısır, Tunus ve bazı Batı Afrika ülkelerindeki gösteriler iktidarları sallarken, Haiti'de Başbakan görevden alındı. Devlet Başkanı ise pirinç fiyatlarında yüzde 15'lik indirime gidildiğini açıkladı. Hindistan'ın kuzeyinde, zaten yoksul olan bir bölgede, köylülerin peş peşe intiharları başladı. Bir hafta içinde 500'den fazla kişinin intihar haberi geldi. Özetle, Dünya Bankası ve IMF Başkanı bile ayrı ayrı açıklamalar yaparak gıda sorununa çözüm üretilemezse milyonlarca insanın açlıktan ölebileceğini belirttiler.
Krizençokbizivurdu Meselenin Türkiye tarafında olan bitenler de ortada... Küresel kriz yüzünden en ağır ve çarpıcı etkilenen ülke Türkiye olmasına rağmen protesto, şiddet, ölüm kalıma rastlanmadığı için (Çok şükür) şimdilik felaket tellallığı yapılmıyor! Dolayısıyla gıda fiyatları dünyada yüzde 15 ila 30 arasında artış gösterip milyonlarca insan bu yüzden deli divane olurken(!), Türkiye'de yüzde 100'lerden 500'lere kadar uzanan zam (veya artışlar) sadece konuşulup seyrediliyor. Bu vahim gelişmelerle bir defa daha gördük ki insanlar ve toplumlar çok kolay kandırılıp yönlendiriliyorlar. Daha 10-15 yıl önceye kadar, lafa geldiğinde "Türkiye, tarımda kendi kendisine yetebilen dünyadaki 7 ülkeden biri. Dışa bağımlı değil" iddiasını gururla seslendirenler, bulgurdan mercimeğe, sıvı yağdan mısıra kadar en temel ürünleri bile ithal etmeye başladığımızda paniklemediler. Bilakis, "Önemli değil. Tarım ülkesi olmaktan çıkıp sanayileşiyoruz. Zenginleşip şehirlerde yaşamayı çoğaltıyoruz" diye avundular. Canım tarım arazilerimiz, mümbit topraklarımız, bereket fışkıran ovalarımız ya körleştirildi ya da organize sanayi bölgeleri haline getirildi.
Bakalımayıkacakmıyız? Ev ekmekleri çarşı ekmekleri olurken, sebze ve meyveyi elleriyle toplayan Türk halkı, çarşı-pazarda genleriyle oynanmış ürünleri satın almaya başladı. Ne yiyip içilenin, ne de hayatın tadı kalmamıştı! Ama şehirleşip çağdaşlaşma ve köylülükten kurtulup makineleşme ve sanayileşme uğruna hepimiz her şeye "Eyvallah" ettik. Şimdi biraz olsun ayıkır gibiyiz! Tarım Bakanı ile diğerlerinin "Birkaç gün pirinç yerine bulgur yiyelim. Hem fiyatlar düşsün hem de spekülatörler ders alsın" sözleriyle avutulmaya çalışılsak da döndürülen dolapları da fark ediyoruz. Lakin olan oldu ve düzenler bozuldu! Giden geri gelmiyor! Memlekette bırakılan topraklar da hatıralar gibi soluklaşıp çoraklaştı yılların ihmalkarlığında... Dünyada milyonlar açlık ve yoksulluktan birbirini yerken, biz yaklaşan Ramazan'ın kumanya paketleriyle yeni hülyalara dalacağız anlaşılan! En azından şimdilik!