Bize bu vatanı kazandıran altın nesilden Yakup Satar'ın 110 yaşında vefatı üzerine "Son kahramanımız da Hakk'a kavuştu. O nesil böylece tarih oldu" demiştik. Allah'a şükürler olsun; herkes gibi biz de yanlış yapmışız! Meğer, Çanakkale ve İstiklal savaşlarına katılmış ve son gazimiz unvanını taşıyan (İnşallah) cennetmekan büyüklerimizden biri sıfatını da taşıyacak olan emekli albay Mustafa Şekip Birgöl İstanbul'da yaşıyormuş. Allah nazardan saklasın ve ömür versin o da 110 yaşında ve sağlığı da iyiymiş. Bu güzelliği ve sevinci okurlarımızla paşlaşmak isterken, Kurtuluş Savaşı'nın son gazilerinden unvanını taşıyan Yakup Satar'ın cenaze törenine değinmek istiyoruz üzülerek... Ülkeleri milletleri için cepheden cepheye koşturanlara dünyada nasıl kıymet verildiği Satar'ın cenazesi vesilesi ile yansıtıldı. Devlet törenlerindeki ihtişam örnek gösterildi.
Nedevletneözelsektör Eskişehir'de defnedilen altın neslin sondan bir önceki kahramanı Yakup Satar'ın cenaze töreninde, şehrin beledie başkanı ile TBMM'de yer alan CHP ve DSP'nin temsilcileri bile bulunamamışlar. Mutlaka, önceden belirlenmiş programları olduğundan onlar katılamamıştır ama; aynı sıfatları taşıyan başkaları iştirak edemez miydi? Bir şey daha var; İstiklal Savaşı gazisi için gazetelerde de hiç ilan görülmedi. TSK, Mehmetçik Vakfı ve Muharip Gaziler Derneği'nin birlikte verdiği ilanın dışında; ne devlet temsilcilerinden ne bakanlardan, ne kurumlardan, ne de banka ve holdingler gibi özel sektörden ön küçük bir vefat ilanına bile rastlanmadı. Mensupları için çarşaf çarşaf ilan verenler, varlıklarını borçlu olduğu insanlarla bu kadar uzaklaşabiliyorlar demek ki! Bir sanatçı, sporcu işadamı veya siyasetçi öldüğünde "taziye" yarışına girenler, özgürlükleri için borçlu olduklarını unuttuklarında her şeylerini kaybederler.