Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed'in dünyaya teşriflerinin yıldönümü münasebetiyle düzenlenen Kutlu Doğum etkinliklerinin 20'ncisi sürüyor. Geçen pazar İstanbul'da 5 bin kişinin katıldığı coşkulu törenle başlayan etkinlikler, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın koordinasyon ve organizasyonunda gerçekleşiyor. İslam Peygamberi'ni anlayıp anlatabilmek için bu vesile ile yurt çapında 13 bin etkinlik düzenleneceği dikkate alınırsa, meseleye verilen önem daha iyi anlaşılıyor. Bu anlamlı ve güzel hafta dolayısıyla, bizim de özetle hatırlatmak istediklerimiz var. Son yıllarda, maalesef her alanda olduğu gibi din ve inançlarda da aşınma veya tahribatlar yoğunlaşıyor. Bilgisiz ve cahil kimseler ile başkalaşmış işbirlikçiler yüzünden Türk milletinin saf ve tertemiz inançları istismar edilerek farklılaştırılıyor.
Bu sevgi istismar ediliyor Edirne'den Kars ve Hakkari'ye kadar, Yaradanımız'a ve Sevgili Peygamberimiz'e olan muhabbet, aşk ve sevdalarımız; farklı hedef ve hesaplarla hareket edenler tarafından törpüleniyor. İslamiyet ile şereflendiğinden bu yana Peygamber (SAV) ve Ehl-i Beyt sevgisini baştacı yapıp rehber edinmiş milletimize başka topluluk ve grupların adetleri "sünnet" (Peygamber'in yaptıkları) diye empoze ediliyor. Oysa, Türk milleti kadar, İslam'a ve Peygamber'ine bağlanmış, mukaddes kitabına gönül vermiş, uğrunda ölmeye "Şehitlik" diyerek hayatını vakfetmiş başka hiçbir milletin olmadığını, bütün tarihlerin yanı sıra, İslam tarihleri de yazar. Kur'an-ı Kerim'in bulunduğu odada hürmet ve sevgiden ötürü ayaklarını uzatamadığından uyuyamayıp sabahlayan kişi, Osmanlı'nın kurucusu Osman Gazi'dir. Mukaddes topraklar olan Medine ve Mekke'ye ulaşınca Sevgili Peygamber'e ve Müslümanlar'a ait özel eşyalar ile İslamiyet'e ait nesneleri çok özel ihtimamla devralıp bu sayede halifeliğin mührünü de Türkler'e devrettiren, Osmanlı İmparatorluğu'nun adı gibi celalli Yavuz Sultan Selim'dir. Yavuz Padişah'ı titretip hüngür hüngür ağlatan, bazen de coşkuyla yaşatan Peygamber sevgisidir. Hasta yatağında çok ağırlaştığı sırada Medine'den gelen bir mektubu; "Durun, Peygamberimiz'in mübarek kabrinin bulunduğu yerden, o kokuların içinden gelmiş. Abdest alayım da öyle dinleyelim" diyerek o şekilde açtırtan, Sultan Abdülaziz'dir. Milletimiz başkalaştırılıyor Türkler'e Anadolu kapılarını açan Sultan Alparslan'ın, Kosova Fatihi Sultan Murad'ın, İstanbul'u fetheden Fatih'in Peygamber muhabbetleri, Türk milletinin genel muhabbet ve aşkının bire bir izdüşümleridir. Ne acıdır ki bu sevda ve heyecanla Haçlı Seferleri'ni püskürtmüş, İslam'ı kıtalara yaymış, Nizam-ı Alem ülküsü ile insanlığa hizmat getirmiş ve en muhteşem devletleri kurmuş Türk milletine, başka ülkelerdeki İslam anlayışları empoze edilmek isteniyor. Türk milletinin amel ve itikattaki muhteşem simaları unutturulmaya çalışılıyor. Gönül dünyamızın pirleri, kırkları, evliya ve alperenleri hatırlatılmıyor. Onun için bir dönem Diyanet İşleri Başkanlığı da yapan Devlet Başkanı Said Yazıcıoğlu'nun, Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri başlatırken Trabzon'da yaptığı konuşmadaki cümlesini çok önemsiyoruz: "Tarih boyunca Türk milletinde var olan Peygamber sevgisini Kutlu Doğum geleneği ile daha iyi anlatabilmeliyiz." Diyanet İşleri; bunu başardığında, tarihin haşmet ve azameti yeniden gerçekleşecektir inşallah.