Üniversite olaylarının köküne inmeyip provokatörlerin nasıl beslendiğini görmezlikten gelenler, meseleyi hallediyor hemen. "Eyvah! 1980 öncesine dönüyoruz!"
***
Ne vardı 1980 öncesinde? İki ayrı davanın inanmış adamları... Sokak ortalarında üzerleri gazete kağıdıyla örtülmüş ölü insan bedenleri... Patronların sakladığı yağ ve gaz kuyrukları... İkiye bölünmüş mahalleler...
***
Ama 1980 öncesinde başka şeyler de vardı. Kapıların kilidi yoktu, komşuluk insanlığın vitriniydi. Para değildi iktidar, insanlıktı. Gazeteler vatan savunmasından birinci derece sorumluydu. Devlet beslemesi değil! Varoşlardaki insanların, onuru ve oylarını namus bilen duruşu vardı. Haksızlığa direniş vardı, işçiler için insanca yaşama isteği, grevler.
***
Şimdi ne var? Çocuklarımızı okul bahçelerinde doğramak isteyen cellatlar! Her gün biraz daha yıpratılan Atatürk ilkeleri. Cumhuriyet'i pazarlayan ve para için her şeyi yapan gazetecilik. Türban meselesiyle ikiye ayrılmış bir toplum. Amerika'nın her dediğine boyun eğenler sayesinde bozulan haritamız. Topraklarımız satılmış, en hayati kurumlarımız elden gitmiş. Fuhuş ve uyuşturucu ayıplanmıyor bile. Kendilerinden olanı koruyan sistem, tarihin en büyük yağmacılığını yaratmış. İnsanlar sefaletini satıyor. Delikanlılık, sabah akşam göbek atıyor televizyon kameraları önünde...
***
1980 öncesine dönmekle toplumu korkutanların yarattığı düzen ortada. İrticanın bütün şehirleri ele geçirdiği bir ülkenin, geleceği de ortada. Gideceği yol da... O yüzden onların olsun, 2008 ve Avrupa Birliği masalıyla harcanan bütün yıllar. Tepe tepe kullansınlar!
***
Ayrıca kimse merak etmesin. 1980 öncesine isteseler de dönemezler! Ne o yürekli işçilerden kaldı... Ne o yiğitlerden.
***
Hepsi bir torba gıdaya fit oluyor artık!