Bugün yürümek yerine suların üstünde uçacağız. Azgın dalgalarla sert ve ateşli bir tango yapacağız. Rapitlerden geçerken adrenalinin doruklarını yakalayıp nehrin sakinleştiği yerlerde kuğu gibi süzülen botun üstünde yaşamanın şiirini tadacağız. Düzce civarında Melen Çayı'na girip dalgalarla boğuşarak 14 kilometre boyunca rafting yapacağız. Bahar aylarına yaklaşırken kar sularıyla beslenerek kabaran Melen Çayı rafting açısından Aralık ayından Mayıs ayı başına kadar uygun. O yüzden de İstanbul'a yakın bu bölgede yılda en az 1 kez rafting yapmayı alışkanlık haline getirdim. Kategori olarak 3 seviyesinde bir zorluk derecesi olan parkurda zaman zaman nehrin daralıp, akıntının hızlandığı yerlerde rapitler oldukça heyecan verici düzeye ulaşabiliyor. Ecoraft'ın organize etiği tura sabah saat 07.30'da Taksim'de araçlara binerek başladık. Düzce Cumayeri mevkiindeki rafting başlama noktasına ulaştığımızda saat 11'i geçiyordu. Suya ve soğuğa karşı daha korunaklı olan neoplan giysilerimizin üzerine yağmurluk, can yeleği ve kaskımızı takarak rehberimizi dinlemeye başladık. Nehir rehberliği kara rehberliğine benzemiyor. Ben kara rehberliği yapıyorum. Zaman zaman ekibimin başına buyruk hareket edip doğanın keyfini çıkarmasına izin veririrm. Ama nehirde mutlak bir disiplin gerekli.
HERKES BİRBİRİYLE UYUMLU OLMALI
Aşkı, tutkuyu, ihtirası anlatan ama aynı zamanda ritmik bir uyumun yaşandığı ateşli bir tango gibidir rafting. Bir botun içinde 6 kişi birbiriyle uyumlu biçimde kürek çekmeli ve rehberin talimatına uymalıdır. Bu yüzden rehberin hareket öncesi uyarılarını dikkatle dinliyoruz. Her türlü olasılığa karşı ne yapmamız nasıl hareket etmemiz gerektiğini tek tek izah ediyor.
SUYUN ÇAĞRISI
Artık zamanı gelmişti. Gruplar genelde 6'şar kişi olarak botlarını alıp nehre giriyorlardı. Bizim sıramız da gelmişti sonunda. Hangimizin botun neresine bineceği önceden ayarlanmıştı. Ben çok istediğim yere binmiştim. En öndeki 2 kişiden biriydim. Nehrin 2 kilometre kadarlık bölümünde herhangi bir engel ya da zorluk yoktu. Bu bölümde biraz da nehre alışmak için antrenman niteliğinde kürek çekip çeşitli denemeler yaptıktan sonra dalgalar, inişler çıkışlar önümüze çıkmaya başladı. Önemli bir rapiti başarıyla geçtikten sonra çığlıklar atarak küreklerimizi botun orta yerinde tokuşturup birbirimizi kutluyorduk. Nehirde rapitlerden daha tehlikeli olan dallardır. Bahar ayı olması nedeniyle uzamış ve suya doğru sarkmış ağaç dalları tehlikeli sinyaller veriyordu. Özellikle hızlı girdiğimiz eğimlerde kontrolü tam sağlayamadığımız zamanlar olabiliyor. Bu durumda suya sarkmış ağaç dallarının arasına dalmak kaçınılmaz oluyor. Nitekim biz de öyle yaptık. Nehir, sağa doğru hafif bir yay çizerek daralıyor ve suyun debisi yükseliyordu. Hızla girdiğimiz bu bölümde, botu tam konrtol edemedik ve dalların altına girdik. Daha önceden bu durumda ne yapmamız gerektiğini rehberimiz anlatmıştı. "Yat" talimatını alınca hepimiz kürekleri bırakıp başlarımızı botun içine gömercesine eğildik. Başımdaki kaskı ve sırtımı sıyıran dallarlı hissederek ileriye geçip geri döndüğümüzde rehberimizin burnunun kanadığını gördük. Muhtemelen ekibini korumaya çalışırken bir dal burnuna vurmuş ve kanatmıştı. Bir süre burnuna bastırarak kanı durdurdu. Neyse ki endişe edecek bir şey olmadı ve suya devam ettik.
GEÇİLMEZDİ AMA GEÇTİK
Bohça ve No pasaran (geçilmez) adlı iki ciddi rapiti de başarıyla geçtikten sonra artık alıştığımız suda oyunlar oynamaya botun içinde ayağa kalkmaya filan başladık. Ama her güzel aktivite sonunda bitiyor. Nehrin içinden çevremize pek konsantre olamadık ama iki yakanın olağanüstü manzarası ayrıca izlenmye değer. Artık yeşilin yavaş yavaş kendini hissettirmeye başladığı bu ayda sislerin ve ağır ağır yağan yağmur altındaki bu rüya gibi bir manzara flu bir tablo olarak belleğime yerleşti. 14 kilometreden sonra soğuk havada ve soğuk içinden kıyıya çıktığımızda tesisteki fındık sobasının adeta şefkatli kollarına atıyorduk kendimizi. Tabii bizi bekleyen yemek ve sıcak içecekler de başarıyla bitirilmiş bir faaliyetin ödülü olarak oradaydı.
Ecoraft yıllardır Düzce Melen Çayı'nda düzenlediği gezilere rafting severleri davet ediyor. Siz de Hırcan dalgalarla boğuşurken, yükselen adrenalinin etkisiyle hayatınızı renklendirmeye ne dersiniz? Düzce Cumayeri mevkiinde rafting başlama noktasında toplanıp, önce yağmurluklarımızı, can yeleğimizi ve kaskımızı giydikten sonra maceraya doğru yol aldık. Nehir rehberliği kara rehberliğine benzemiyor, disiplin şart. O nedenle herkes kurallara harfiyen uymak zorunda kaldı.
Doğal yapısı itibariyle muhteşem bir görselliğe sahip olan Düzce Cumayeri mevkii, hem yürüyüş parkuru olarak, hem de rafting için son derece uygun... Baharın mis gibi kokusunu içinize çekip, dev ağaçların altında yürümek motivasyon için de son derece yararlı.