Sıkı dostlar
Elele vermiş sarı lacivert gönüllerin bir olmasıydı. OFTAŞ'ın yerle bir olmasının sebebi... Sıkı dostlar, dün gece maçın her anında galibiyete koşarken, hem göze, hem tabelaya yakıştılar.
***
Dünkü Fenerbahçe, bir trenin giderek hızlanması gibiydi. İlk dakikalardaki işi ağırdan alan anlayışın, ilk çeyrekten sonra farklı bir galibiyet baskısına dönüştüğünü gördük. İlk yarıda özlenen fark da olurdu zaten. Kezman'ın attığı gole kadar, pozisyonlara koşturmakla ayak sürmek arasında sıkışıp kaldığını gördük. Golden sonra zincirini kırmışlığın bütün izlerini sergileyen bambaşka bir Kezman gördük. Nerdeyse bütün pozisyonlarda ayak izleri vardı.
***
Dün gece bana maçın en unutulmaz pozisyonunu sorsanız, 37. dakikayı hatırlatırım. Muhteşem karelerle süslü, o pozisyonda RobertoCarlos ve Alex aynı ipteki iki cambazdı. Alışılmadık çabukluk ve krokisi çizilmiş pasların final sahnesinde, Alex' in vuruşunun gol olmayışı bile, tribünlerin ayağa kalkmasına engel olamadı. Gol futbolun süsüdür ama... Bence bu pozisyon golden daha süslüydü.
***
Dünkü Fenerbahçe'nin en dikkat çekici yanı, rakibin hatasına değil, kendi yaratıcılığına yönelik organize ataklarıydı. Sadece Alex 4 gol atabilirdi. Aurelio"ormannefesliydi", o da sahanın her yerinde kök saldı. Onu besleyen hayat suyu Maldonado'duydu. Maldonado'ya parantez açmalıyım. Militan yanını misafirlik nedeniyle gelecek haftalara saklamış sadık bir askerdi. Siperleri hiç boşaltmadı. Alan savunmasında ve pas dağıtımında hatasız oynadı. Futbolun yalın halinin, aslında büyük ustalık olduğunu ilk maçında gösterdi.
***
Dünkü Fenerbahçe'yi bir tabloya yerleştirmem gerekirse... Ressam olarak da RobertoCarlos'un imzasını atmam gerekiyor. Rakip takım futbolcuları onun formasını kapışırken, herhalde terden resmin nasıl yapıldığını görüyorlardır!