Resimlerin dili
Birinci resim! Türban yokuşu giderek dikleşiyor. Hava ısınıyor, kullanışsız cümleler ve haykırışlar arasında... Dün iktidarın yanlışlarına ip atanlar, bugün ip atlıyor demokrasiyle... Dün ülkeyi bahar havasında gösteren sermaye kesimi, şimdi panik halinde. Demokrasinin, kişisel çıkarlarla takas edildiği ülkelerde, politika oyun sanatıdır. Sermaye uludur! Çökecek borsayı işaret etmek, ülkeyi ayakta tutmanın tek yoludur!
***
İkinci resim! Bizi birbirimize düşürecek cümleler, kasıtlı olarak kullanılıyor. 29 harfin cümlesi, insan sevgisi üzerine kurulurdu bir zamanlar. Belediye başkanının biri çıkıyor. "Siz hiç hırsız ve uğursuz imam hatipli gördünüz mü?" diyor. 80 öncesindeki "Kimse bana sağcılar suç işletiyor diyemezsiniz" sözü geliyor aklıma. Nefret yatakları bu memlekette asla kurumaz, kurumuyor.
***
Üçüncü resim! Türban değişikliğini hazırlayan AKP ve MHP komisyonuna 32 kadın milletvekilinden biri bile alınmadı. O yüzden çene altı formülüne kadın örgütlerinden tepkili sözler duyduk. "Hiç kimse kadınlara sormadı!" O kadın örgütleri, kadınları aşağılayan gerçeklerde sesini çıkardı mı? "Çalışan kadınlar nefsine hakim olamaz ve eşlerini aldatır" diyen Beylikdüzü'ndeki imama karşı neredeydiler? Ne acıdır ki, herkesin bumerangı kendine dönüyor...
***
Dördüncü resim! Üniversiteler kaynamaya başladı. Türban bildirileri yayında. Demokrasi kazanını ateşe verenler, ülkeyi de ateşe veriyor ama kimsenin gördüğü yok. İki kaşının arasına silahlarını çatanlar, şimdi yiyecek gibi bakıyor birbirine. Bunun adı politikanın zaferi. Bunun özeti; azar azar bir mezar kazılıyor ülkemize.
***
Ucu yakılmış resim. Sevginin anayurdu, tarih boyunca topraklarını sevgiyle doyurdu. Bu ülkenin aydınlık ruhu, insanına "Birbirinizi sevin" diye buyurdu. Ama birkaç yıldır karanlık bir oyun oynanıyor bu topraklarda. Biri emir verdi sanki... "Yakın, yıkın" diye bu yurdu!