Terk etmediklerimiz
Yırtık cebimizden misketleri düşerdi çocukluğumuzun. Bizden düşenleri başka çocuklar toplardı. Utangaç sarmaşıklardık, gizli aşıklar. Kızlara açılamazdık da ülkemizi açıkça severdik! Meraklı mektuplar yazardık duvarlara, kaldırımlara şiirler. Ekmekler küçülürken biz açardık isyan bayrağını. Fırıncıların ipliğini ilk biz çıkarttık pazara. "İyiler mutlaka kazanır" sözünü, bir lokma ekmeği alın teriyle kazanan iyileri kandırmak için, zalim kötülerin çıkardığını ilk biz haykırdık.
***
Hayatın kan kardeşiydik. Birimiz hepimizin can kardeşi. Avazımız çıktığı kadar bağırırdık haksızlıklarda. Yüzünde trompet çalardık kabadayıların. Dağlar bizimle şakalaşırdı, bağlar bize verirdi üzümlerini. Oylarını hep aynı partiye verirdi büyükler. Şerefe kadeh kaldıran şerefsizler vardı, politikaya atılırlardı seçim mevsimlerinde. Biz kaybederdik, onlar kazanırdı. Kadavra gibiydi gözleri, bizim gözlerimiz alarm verirdi, "Dikkat ülkeyi soyacaklar!" Soyulurduk.
***
Her seçim sonrasında yola koyulurduk. Şeytanlarla yeniden başlardık mücadeleye. Gece yolcuları olurduk, isyan türküleriyle. Adımızı okurdu devriyeler. Biz yasak kitapları okurduk, inadına. Anamız ağlardı da, bir çocuk nasıl gülerse anasına, öyle gülerdik.. Elimiz açıktı, yollarımız kapalı. Sonunda geleceğimizi kilitlediler. Önce laik hırsızlar orkestrası, sonra din üzerinden siyaset yapan haramiler ülkeyi talan ettiler. Paslı bir akrep ve yelkovanla, kalleşliğe kurdular saatleri. Karanlıklar aydınlıkları boğdu, ihanete gün doğdu!
***
Hayatın kan kardeşiydik, ölümün yakın arkadaşı olduk genç yaşımızda. Şimdi kolumuz kesik, kanatlarımız kopmuş, ama ülkeyi bölmek için basit nedenler arayanlara hala direniyoruz. Kazanmamız mümkünmüş gibi, hala sürdürüyoruz savaşımızı! Çünkü geride bıraktıklarımız... Aslında hiç terk etmediklerimiz!