Hormonlu atmosfer
Türkiye'de kitlesel psikoloji durmadan bir şeyler tıkınan obez bir yapıya döndü, döndürüldü. Siyaset çevreleri, etkili mahfiller, örtülü yönetimler, iş dünyası ve medyası ile birlikte farkında olmadan bu perişan atmosfere doludizgin sürükleniyoruz.
***
Ankara'da Filistin lideri ile İsrail lideri barış için el sıkışmış, medyacı ukala dümbeleği hemen yorumu patlatıyor: Türkiye Osmanlı oldu! Bölgesel aktör!
***
Başbakan Erdoğan grupta konuşuyor: Oval Ofis'te Başkan Bush'a dedim ki... "Sen Teksaslı isen ben de Kasımpaşalı'yım." Bush'un Kasımpaşa'nın nere olduğunu bilip bilmediğini sorgulamayan medya, duyduğu sözleri manşete yerleştiriyor! Aynı gün daha büyük manşetler de var. Kuzey Irak'a F-16'lar bomba yağdırıyormuş. Manşetler belli: İşte sınır ötesi provası! Meğer tezkere süs için alınmamışmış! Merak da var ya, soruyorlar: Acaba ABD'nin anında istihbaratı geldi mi? Brüksel'de bulunan Genelkurmay Başkanı Büyükanıt açıklıyor: Bana böyle bir bilgi gelmedi!
***
Velhasıl hormonlandıkça hormanlanıyoruz. Şişmeye devam ediyoruz. Medyatik işadamları, holdinglerini kontrol edemeyecek kadar büyüdüler. En ünlülerinden birinin TEKEL için kurduğu konsonsiyumda, kaçakçılıktan yargılanmış birileri var. İyi niyetli arkadaşlar da bu işadamlarına çağrılar yapıyorlar. Dinler mi ki! Bu kadar şiştikten sonra!
***
Hormonlama devam ediyor. Yalnızca İstanbul'daki alışveriş merkezleri 58'i buldu. Bakan Şahin'in söylediği gibi "Elinde sigarasından başka bir şeyi kalmayan Türk insanı", bu alışveriş merkezlerinden ne alacak, nasıl alacak?
***
Politikada gerginlik had safhada. MHP dahil, CHP bile DTP'yi Meclis'ten atmanın planlarını yaparken, ülke sathında gerginliği tırmandıran Ulusalcı cephe, Silahlı Kuvvetleri bir darbeye kışkırtmak için elinden geleni yapıyor. Darbenin nereye gideceğini, kimlere yarayacağını, bu konuda CIA'in ne duruşta olduğunu hesaba katmadan!..
***
Naif liberallerimiz ile tatlı su demokratların kalbi ise çok kırık. Hükümete anlatıyorlar, hükümet anlamıyor. AB'ye anlatıyorlar onlar da anlamıyor. Sarkozy efendi, Ben Fransız çocuklarına Suriye ile sınırdaş olduğumuzu anlatacak başkan olmak istemem, diyor. Al sana AB!
***
Gazete yönetimlerini ve tekmil CEO'ları, hem maddi imkanlarla hem de yalan yanlış bilgilerle pompaladıkça pompalayan ve kamuoyunda yorum yapacak zerre kadar akıl bırakmayan istihbarat odakları, memleketin psikolojisini şişirdikte şişiriyorlar. Son sözüm şu: Bu beden bu sıkleti kaldırmaz! Bakalım nereden patlayacak!