301. madde
Kuzey Irak, PKK terörü, Amerikan kaypaklığı, Beyaz Saray sıcaklığı, Bush samimiyeti, Barzaniikiyüzlülüğü falan gibi ateşli konuları tam gaz tartışmakta iken, Avrupa Birliği "ilerlemeraporu" açıklandı ve bu suretle gündeme tüy dikildi. Esasen bu ilerleme raporunun açıklanması fena da olmadı değil. Hararetli stratejik tartışmalarımız nihayet gelip, AdaletBakanıM.AliŞahin Bey'in "tarihselnitelikveiçerikteki" mühim açıklamasına kadar dayanmıştı. Sayın Bakan, "Teslim edilen askerlerimizin kurtulmuş olmasına pek de sevinemedim" şeklinde derinliği şüphe götürmez bir açıklama yapınca, medya esnafına bir eleştiri konusu da çıkıverdi fakat asıl cevap kurtulan askerlerden birinin anasından geldi: Dedi ki asker annesi: Bakanbunusöyleyeceğinekeşkebenialnımdanvursaydı! Sayın bakan, bu cevaptan da bir şey anlamazsa ben ne yapayım?
***
Dedik ya, ilerleme raporu, eski bir konuyu gündeme taşıdı. TCK madde 301. Bu yeni gündem maddesi hafif bir tatsızlık da yaratmadı değil. Tam anlamıyla kendileri gibi düşünmeyen herkesi faşist gözüyle değerlendiren AB'ci liberallerimiz, ilerleme raporundaki güçlü 301 vurgusunu görünce, hükümetin bu hususta ne kadar tınmaz davrandığına sinirlenmeye başladılar. "Kardeşim bu kadar destekliyoruz, siz de hepten suyunu çıkardınız yani!"
***
Bu, "hukuksuzluk" maddesini biz daha ilk günden itibaren eleştirdiğimiz cihetle rahatlıkla yazabilmekteyim ki, hükümet çevreleri bu maddenin eksikliklerini ve neler getirebileceğini daha ilk baştan anlayamamışlardır. O kadar anlayamamışlardır ki, şimdi de, AB'nin dayatması ile ancak, yine sakıncalı bir düzeltmeye gitmektedirler.
***
Değerli hukukçu Doç. Dr. Sami Selçuk hocanın toleransıyla ifade etmek isterim. Maddeye eklenmek istenen esaslı fıkra şu: Dava ancak cumhurbaşkanının izniyle açılabilir.
***
Basit iki sorum var hocam: Biri içerikle diğeri teknikle ilgili. Bir ceza hukuku maddesi, Anayasa'nın ifade özgürlüğü hakkındaki emredici hükmüyle çelişki içinde olabilir mi? Bu soruyu, aynı maddede yer alan, eleştiri ve ifade özgürlüğünün altını çizen fıkra, cevaplıyor denilebilir.
***
O zaman teknik soruya gelelim: Bir hukuk aracı iken kolayca baskı aracına dönüşebilecek bir ceza kanunu maddesinin (301), işleme konulması, iktidarla ilgili olduğu için politikleşmiş veya her an politikleşebilecek bir makamın iznine tabi olursa ne olur? Demokrat partili bir cumhurbaşkanı, Cumhuriyet Halk Partili veya liberal bir düşünürün kovuşturulmasına izin verip, kendisine yakın hissettiği bir düşünürün sanık sandalyesine oturtulmasına izin vermezse bunun anlamı nedir? Hukuk maddeleri, olası sakıncaları minimize etmek, politikanın hukuka etkilerini de hesaba katmak durumunda değil midir? Hem şeklen, hem ruhen...