Son yolculuğa uğurlarken
Fizik profesörü Erdalİnönü'nün acı kaybı üzerine, meslektaşlarımız çok anlamlı, kadirşinas yazılar yazdılar. Siyasete, nasıl bir zarafet, anlayış ve espri getirdiğini anlattılar. Yazılanların çoğu da doğruydu. Vefakardı.
***
Fakat genellikle hiç kimse, bu kadar birikimli, özverili ve özenli bir insanın, siyaset tarafından niçin ve neden dışlandığını anlatmadı. Haklıydı arkadaşlar, bunu anlatmanın artık ne anlamı kalmıştı ne de kırılan testiyi yapıştırmanın mümkünatı vardı.
***
Nasıl olmuştu da, onca sosyal demokrat çabaya rağmen, ancak iktidarda Demirel-İnönü koalisyonu kadarcık bir süre tanınmıştı Erdal Bey'e ve hemen ardından da siyasetten çekilmesinin şartları doğuvermişti. O da usulca ve çelebi bir duruşla Türk siyasetini kendi haline bırakmayı tercih etmişti.
***
Bu muydu, bu kadar mıydı, Türkiye'nin ve Türk toplumunun sosyal demokrasiye olan büyük ihtiyacı? Siyaset ve o siyaseti besleyen damarlar Erdal İnönü'yü niçin dışarıya atmıştı? Uyuşmayan neydi, doku mu, kan mı?
***
Bence bu soru, sadece Erdal Bey'in hazin kaybı üzerine değil, daha önceleri de bundan sonra da çokça tartışılmaya muhtaç bir soru olarak orta yerde durmaktadır. Sosyal demokrasinin, demokrasisine bu kadar meraklı çevreler, kalemler ve düşünceler güçlerine güç katarak toplumu etkilemeye devam ederken, sosyal kısmı ile niçin hiç kimse ilgilenmemektedir? Sosyal demokrasinin, tam da Türkiye'nin muhtaç olduğu bu politik duruşun, demokrasisi yaşatılırken, sosyal'i niçin felç edilmiştir?
***
Bunun cevabını, bize ve herkese, yaklaşık 20 yıldır, küreselleşmenin, globalizmin ferasetini ve kerametini anlatmakta olan arkadaşların vermesi gerekiyor. Nasıl oldu da, aynı dönemde 3'e hatta 4'e katlanan milli gelir hala hoyratça paylaşılıyor; 20 milyon civarında insanımız yoksulluk ve açlık sınırında geziniyor; hiç kimse bu konuda bir sınır ötesi operasyonu düşünmüyor; ülkenin beyaz yakalıları bile ekonomik irtifa kaybederken ülkeye CEO yaklaşımları hakim oluyor; sıcak para ortalığı kasıp kavururken, şişme bebek borsada kağıt üzerinde pompalamalar ekonomik gelişme olarak yutturuluyor; küreselleşme politikaları ekonomik değerlerimizi satın alırken, orta ve üst orta sınıflar bundan hiçbir şekilde nemalanamazken, alt sınıflar tamamen terk edilmeseler bile, politik istikbal için sadaka sistemine dahil ediliyor?
***
Bu küresel esarettir ki, Erdal İnönü gibi değerleri, siyasetin dışına itmekle kalmadı, kendilerine sosyal demokrat adını veren nice siyaset adamını da kurulmuş irili ufaklı partilerde politik evcilik oynamaya mahkum etti. ODTÜ'den hocamız olan saygın Erdal İnönü'ye bugün güle güle, rahat uyu derken, Türkiye'nin geleceğinin, küserelleşmeyi zapt-ü rapt altına alacak güçlü bir sosyal demokraside yattığını bir kere daha vurgulamaktan kaçınmamak gerekiyor.