'Reflü' başladı
29 Ekim münasebetiyle herkes yazdı. Öyle anlaşılıyor ki, saflar PKK terörü mihenginde değil, Cumhuriyet mihenginde billurlaşmaktadır. Yakından bakalım biraz:
***
2. Cumhuriyetçi şeklinde anılan liberal arkadaşlarımız, sürgülü reosta gibi bir AB cenahına bir de AKP cenahına elektrik sağlamaktadır. Bunların arasında kendilerini ABD'ye daha yakın hissedenler de yok değildir. Muhafazakar alemden vücut bulmuş ve fakat hem eskilerin yanlışlarından güç alarak hem de Avrupa Birliği'ne abanarak iktidarını pekiştirmiş AKP politik kadrolara akü vazifesi görürken, şimdi artık sık sık hükümetin AB rayından sapmasından şikayetçi görünmeleri hazindir. 2. Cumhuriyetçi liberallerimizin iki temel zaafı var. Bir, ekonomik alanda, liberal küreselleşmenin Türkiye'yi sürüklediği ekonomik açmazı izah etmekte güçlük çekiyorlar. İkincisi, Türk siyasetinde kök salmak için baştan beri AB'ye eklemlenen AKP'nin, demokrasi, hukuk ve insan haklarının toplumsallaştırılmasında gösterdiği topallamayı izah edemiyorlar.
***
Bu cenahın, mevcut Cumhuriyet'in demokratik değerlerle taçlandırılması isteği teoride her kadar haklı ve doğru ise, bu isteğe ne AB ne de AKP'nin onlar kadar sahip çıkıyor olmaması o kadar gerçekliktir. 2. Cumhuriyetçiler'in apışıp kaldığı nokta şurasıdır ki; onların derdi, esasen ne AB'nin ne de AKP'nin derdidir. Misal, Türkiye'yi fena halde hırpalayan ve ülkenin başına muazzam çoraplar örülmesine sebep olabilecek PKK terörü, bilfiil AB tarafından desteklenmektedir. Öte taraftan, örneğin AKP açısından 301. madde diye en küçük bir sorun bulunmamaktadır. Bu da 2. Cumhuriyetçiler için, bu ne perhiz bu ne lahana hazımsızlığı yaratmaktadır. Henüz reflü aşamasındaki midenin istifraya yönelmesi an meselesidir.
***
En büyük çıkmazları ise şurada: AB'nin savunduğu demokratik değerler ne kadar alkışlanası değerler ise, AB içindeki güçlü ülkelerin (Almanya, Fransa ve İngiltere), Türkiye'nin dahil olduğu Ortadoğu coğrafyasında hâlâ eski tas eski hamam işleri çevirmekle hiçbir beis görmemeleridir. Bizimkiler, AB'yi homojen bir bütün olarak görmekte, bu yapıdaki İsrailci ve İngilizciler'i tefrik etmemektedirler. 2. Cumhuriyetçiler'in bir açmazı da, şu dönemde kendileri ile kanka takılan liberal görünümlü iktidarcıların geçireceği transformasyonu hesap edememeleridir.
***
Bu ittifaka karşı durduğu varsayılan ulusalcı cephe ise, analizi bile hak etmeyecek kadar yamalı bohça (ideolojik-politik) görünümündedir. Eski ve yeni Marksistler, eski ülkücüler, CHP'nin ve MHP'nin bile en köhnemiş kanatları, Türk-İslam sentezcileri, pantürkistler, iktidardan beslenemeyen İslamcılar, dükkan yağmalayanlardan, emekli kimi askerlerle vatansever çeteler kuranlara kadar ne varsa bu cephede yer tutmuştur. Saf ve samimi Cumhuriyetçiler'i tenzih etmek şartıyla! Ezcümle birbiriyle rekabet ettikleri sanılan iki cephe, ulusalcılar ile liberaller, Türkiye'nin stratejik aklını ve derin genetiğini görmemekte birleşmektedir.