Görüşmeden çıkmayanlar
Erdoğan-Bush Beyaz Saray görüşmesinden nelerin çıktığının hararetle konuşulduğu ve anlaşılmaya çalışıldığı şu günlerde, Kuzey Irak'tan teslim alınan 8 askerimizin "teslim şekli" çok sayıda insanımızın sinirlerini alt üst etmeye yetti de arttı bile. Bu olayda hatırlatmak isteyeceğim bir tek nokta var: Dağlıca baskını ve çatışmasının aslında nasıl geliştiğini anlayamadan, teslim manzarasını değerlendirmek eksik veya yanlış olacaktır. Bu konuyu zaman ortaya çıkartacaktır.
***
Gelelim bütün dünyanın kilitlendiği Erdoğan-Bush görüşmesinden ne çıktığına... Bütün gazeteler, tekmil yazar ve uzmanlar, kendi meşreplerine göre sonuçlar çıkartıyorlar tabii ki! Bense, bu önemli görüşmeden "nelerin çıkmadığına" bakmayı daha yerinde buluyorum. Basit birkaç soru ile tabloyu netleştirebiliriz. Elbette şu çekincelerle birlikte: 1- Devletlerin zirvesinde konuşulanlar, kullanılan diplomasi dili, nezaket sınırları ve yılların ilişki birikimi sebebiyle, o masada konuşulanlar ile taşınan asıl niyetler arasındaki farkı bize hiçbir zaman tam olarak yansıtmayacaktır. 2- Erdoğan'ın taşıdığı fay stresi ile Bush'un taşıdığı fay stresi arasındaki fark hiçbir zaman tespit edilemeyecektir. 3- Masada konuşulanlar ile sonradan ortaya konulacak görüş, taktik ve stratejiler her zaman farklı olma potansiyeli taşıyabilecektir.
***
Kendi halinde bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak benim, Beyaz Saray'da, Başkan Bush'tan kulaklarımla duyduğum sadece iki söz vardı. "PKK ortak düşmandır!" Ve... "İstihbarat paylaşımı önemlidir." Buna karşılık Başbakan Erdoğan da sürekli olarak... Sınır ötesi operasyon kararlığını vurguladı, etkin önlem gerektiğini söyledi ve Türkiye'nin başka bölgelerde teröre karşı ortaklığını sürdürdüğünü anlattı.
***
Bu sözlerden hangisi yeniydi? Hiçbiri!
***
Tersinden okursak: Bush, sürekli olarak ve sadece istihbarat paylaşımından söz ederek şunu söylemiş olmasındı sakın: "Ben bilgi paylaşmazsam, o dağlarda ne yapacaksınız?" (Bilginiz varsa ve kararlıysanız, şimdi bana neyi soruyor veya danışıyorsunuz?)
***
Ve son olarak: "Siz benimle birlikte İran probleminin kökten çözümüne, Ortadoğu'nun Amerikan çıkarlarına uygun olarak yeniden dizayn edilmesine tam destekle katılmadıktan sonra, ben sizinle istihbaratımı niye paylaşıyım ki? Bende enayi gözü var mı?"
***
Bush'un, soru yönelten Amerikalı gazetecileri "Bana varsayımsal sorular sormayın" diye haşlamasına bakılırsa, Beyaz Saray'daki görüşmede Bush'un Başbakan Erdoğan ile çok başka telden çalmakta olduğunu hissetmek o kadar da zor değildi.