PAF-dır küldür...
Türkiye Cumhuriyeti'nin başına ne geliyorsa, kabarmalardan-böbürlenmelerden geliyor. Birileri seçimle başa geliyor, ardından emirler yağdırmaya, kendisini o noktaya taşıyanlara "Ben bir, siz sıfırsınız" tavrı takınmaya başlıyor. Spor ve siyaset, başı çekiyor bu konuda... BJK, FB ile bi'maç yaptı ve hakkının yenildiği görüşünde. Maçın ardından, görevi başkanı olduğu camiayı her şekilde ileriye götürmek olan Başkan, garip açıklamalar yapıyor. Sinan Engin'e habersizce destek veriyor ama bazı çelişkiler var, uzuyor gidiyor.
Fırtınanın zararı kime! Başkan'da asla ama asla "Bu duruma düşülmesinde acaba ben ve çalışma arkadaşlarımın kabahati olabilir mi? Ben de üstüme düşen vazifelerde eksik, kifayetsiz, basiretsiz davranmış olabilir miyim?" şeklinde düşünmek yok. Düşüncesizce davranmış ki, "Divan Kurulu" hayatımda gördüğüm en kibar yollu sert açıklamalarından birini yaparak, başkan da olunsa, büyük camiaları ilgilendiren önemli kararların geniş tabanlı alınması gerektiğini vurgulamış. FB maçının ardından bir damla suda çıkartılan fırtınanın zararı, sadece BJK'ya çıktı. Halbuki hesaplanan, bu fırtınanın rakiplerin çatısını uçurmasıydı. Haksızlığa uğradığını iddia eden bi'kulübün bu şekilde haksızlık yapması hoş değildi. BJK, Liverpool maçına konsantre olmalıydı hemen. Gereksiz uzayınca konu iş dağıldı. Sinan Engin, "Türk futbolcusu üst üste maç kaldırmıyor, doğru değil ama gerçek bu" açıklaması yaptı. Mevcut şartlar olarak bu maalesef doğru. Engin, genç bi'yönetici. Daha yapacağı, yapması gereken çok iş var. Bugüne kadar gelmiş yararsız ve bizi geri atan uygulamaların devamı yerine, ileri götüren şeyler yapmak lazım. Atılan adımlar geri gider! Hakemi, teknik heyeti, futbolcuları, transferleri suçlamakla bu işler yürümez. Zamanında rakip adaydı diye, BJK'lı yönetici Keçeli'yi istifaya davet etmekle bu iş olmaz. Size gelen eleştirileri hazmedemeyip, aba altından taraftar baskısını hissettirmekle bu iş olmaz. Paldır- küldür verilen kararlarla, geri adım atmak zorunda kalınabilinir. "Ben Başkan'ım, ne dersem o olur" diyerek atılan karizma beklentili adımlar, uyarılar ve bu yanlış kararların sonuçları ile, geri geri gidebilir... Siyaset de bu konuda nasibini almış sektörlerin başında geliyor. Tabii ki bürokratların da "Senin işini istersem yapar, istemezsem yapmam" tavrını unutmamak lazım. Bi'işi emanet ettiğimiz üst düzey kişiler, konuyu hemen derebeyliğine çevirmeyi adet haline getirmiş vaziyetteler...