Daha 17...17... 17'miş...
Çok sevilen bi'rock şarkısının nakaratı ve adıdır bu. 17 yaşında bi'kıza aşık olan bi'gencin anlattıkları... Bi'başka eserde "... öyle ya, sen 19'unda koca bi'kadın" diyor Nev... "Koskoca kadınsın, hâlâ mı?.." diye başlayan cümleler geliyor da aklıma. Bu cümlelerin muhatabı olan ablalar, gerçekten de koskoca ve tecrübe abidesi olmuşlar. Oradaki kadınlık, bu anlamda kullanılmış. Yıllarca Ülke topraklarını çiğnemiş -kadın- vatandaşlar olarak, yaşanmışları barındıran, bünyelere sahipler. Bu şarkılarda anlatılan kadınlar ise, bi'erkekle tanıştıktan 2 saat sonra, herhangi bi'mekanda, fantazişinas bi'cinsellik yaşamayı Batılılaşma sayanlar olsa gerek. Peki hangisi daha doğruyu yapıyor acaba? "Benim zamanında, nişanlımla sinemaya bile gidemezdik" derdi yaşça oldukça büyük abiler. Doğal olarak da, akılsır erdiremezler tabii ki popüler kültürün fontiri-fişkon, erotik uzantılarına...
ŞİMDİLERDE AŞK = LİBİDO OLDU Siyah-beyaz Türk filmlerinde, esas oğlan, film boyunca kıza ulaşabilmek adına bi'çok maceraya girer-çıkar. En ufak bi'kelime veya şüphe için canından çok sevdiği, hayatının anlamı, yaşama sebebi olan ablayı yıllarca görmez, siler ama kendince yasını tutardı. Öteki uçta kadın ise, bazen yaptığı bu hatanın mahcubiyeti bazen de yanlış anlaşılmanın ve sevgilisini kaybetmenin sonucunda, kadere isyan eden. Kendini dünya nimetlerinden kısıtlayan, kalan ömrünü de, filme ismini veren bi'muhabbet kuşu veye bi'saksı sardunya ile geçirirdi. Bu kadar değerliydi aşklar demek bi'zamanlar... Şimdilerde ise aşk eşittir, libido oldu. Geçenlerde bi'yerlerde yemek yerken arka masada 17-22 yaş olduğunu tahmin ettiğim kızlardan biri, "akşam canım bi'seks çekti. Cep telefonumu karıştırdım biraz. Çağırdım birini, götürdüm yolladım geri..." gibi bi'cümle kurdu ki, şaşkınlıktan kanım çekildi. Anlattığı kız arkadaşı da, bunun üzerine o güne kadar beraber olduğu erkeklerin bilançosunu paylaştı, kendince altta kalmamak için sanıyorum. İşin ilginç yanı da, bu derin konulardaki muhabbet, fısıl fısıl değil bilakis gayet yüksek bi'tonlama ile yapılıyordu. Bi'duyan olsa ne demez düşüncesi yerine, havam olsun şekli hakim anlaşılan... Tamam herkesin kendi çapında ve imkanları dahilinde yaşadığı aşklar, meşkler var ama bunu dejenere etmek çok itici...
MAHALLELERDE SAYGI GÖSTERİLİRDİ Yine eski yıllardan örneklemelere gidilirse, mahalleden bi'genç, bi'başka gençten hoşlanıyorsa özellikle de aşıksa, üstelik platonik bile olsa, kimse o kıza veya çocuğa ilişmez, geleceği olmayan dahi olsa bu duruma saygı gösterirdi. Ters bi'harekette işin sonu, mahalle kavgalarına kadar giderdi. Şimdilerde ise, "ben seviştim kendisiyle çok başarılı, denemelisin..." şeklinde tavsiyelere rastlamak mümkün. Eski sevgilisine, yeni sevgili bulanlara rastlamak mümkün...
SIRLARI İÇ BARIŞLARINI BOZABİLİR Küçük kadınların, küçük beyfendilerin bu büyük aktiviteleri, kendilerine, ailelerine, topluma çok zarar veriyor. Kimsenin namus bekçiliğini yapmak gibi bi'derdim olmadığı gibi, çoğu kişinin de olduğunu sanmıyorum ama, ucuz davranışlara şahit olmak, sanırım bi'çok kişiyi endişelendiriyor... Gelecekte yaşayacakları ilişkilerinde de, belkide kimseyle paylaşamayacakları bu gençlik sırları, iç barışlarını bozabilir...