Vatan-Millet Amerika...
Devlet gibi devlet, millet gibi millet, ülke gibi ülke... Bunlar çok önemli kavramlar. Bunlar kafamıza çakılarak büyütüldük ama büyürken bulaşan virüsler, yolumuzdan alıkoydu sanırım. Misafirlikte izin verilmeden konuşsak fırça yerdik, bizim söyleyeceğimiz çoğu zaman ortamda dönen geyikten daha etkili şeyler olmasına rağmen. İzin almadan sofraya gelen yemekten çalsak, el uzatsak fırça yerdik, çocuk masumluğumuzdan başka niyetimiz olmamasına rağmen, nasihat veren büyüklerin koca bankaları yemekten bile kaçınmadığı ortamları yaşarken. Sokakta öğrendiğimiz "ulan" kelimesini evde kullansak ebeveynler kriz geçirirdi, tüm büyüklerimiz anaavrat giderken... Öpüşme sahneleri ya yayıncı kuruluş tarafından kesilirdi, ya da aile gözümüzü kapatırdı, herkesin birbirini, kapı altında, eşikte-delikte öptüğü bir ortamda...
DUYARSIZ TOPLUM Örnekleri o kadar çoğaltabilirim ki, on köşe dolar. Peki böylesine mükemmel pedagojik yaklaşımların sonunda neden bu derece duyarsız bir toplum meydana geliyor? Toplum neden paraya "baba" der ve onu elde etmek için, legal-illegal, ahlaklıahlaksız her şeyi yapıyor... Dedikoduyu en çok kadınlar yapar deriz ama erkekler bu konuda müthiştir ülkede. Buna rağmen, "hatalıysam ....no'ya bildirin" tipli toplumsal otokontrolü amaçlayan ibareleri bildirmeyi, ataerkil bir yapıyla "Ben gammazcı değilim" diyerek reddeden erkekler... Şikayet mekanizması ile düzelecek şeyleri, aptalca sineye çekmekle gazlamak, kötü niyetlerin elini kuvvetlendirmek!!! Amerika'ya verip veriştirmek ardından da cepte Amerikan sigaraları ile gezmek... Bin yıllarla ölçülebilecek, kültürümüzden gelen yaşama alışkanlıklarımızı, beslenme şekillerimizi bi'kenara bırakarak taksi rengimizden, fastfood beslenme alışkanlıklarına, selam ve vedalarda kullandığımız "Hello" ve "Bye Bye" durumuna kadar, Amerikan Mandasına sosyal anlamda çoktan girmişiz. Aynı biz sokaklarda coşmuş vaziyetteyiz, ne yüzle acaba?
ABD BAĞIMLILARI... Radyo yayınımda da çok anlattığım bi'noktaya geldi işler. Yıllardır boşladığımız konular, acı tablolarla karşımıza çıkıyor. Amerika ile ilişkilerimizi, alkol, sigara, bağımlılık yapan maddelere benzetirim ben hep. Tiryakiler kullanım anında "ohh bu ne keyif.." derler de, bu maddeler vücut dengesini bozup, kansere kadar gidince de, "Keşke hiç başlamasaydım", "Keşke bu derece abartmasaydım", vs. vs... cümleleriyle doktora koşarlar "aman çare" deyip. Çoğu zaman doktorun yapacak çok bi'şeyi yoktur. Sonra düşünce sistemi hep gerilere götürür ve keşkeler çıkar halıların altından... Bu sefer hiç olmazsa ders alır mıyız acaba, olanlardan... Gereksiz Batı hayranlığı yerine, onların başarı ile uyguladıklarını örnek alıp, muhteşem olduğunu yıllar geçtikçe yeni yeni idrak ettiğimiz kültürümüzle harmanlarsak, bizi bekleyen güzel günlere hep beraber koşacağız kanaatindeyim...
|