Sudan sebepler...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ı izliyorum bi'basın toplantısında, şehir suyuna yapılacak yüzde 135 ve yüzde 75 arası zamlardan bahsediyor. Ardından da, Ulaştırma Bakanlığı'na hak veriyor konuşmasında. Konu, yoğun saatlerde rahatlama getirmesi amacı ile köprülere zam yapılması. Örnek olarak da Londra'yı gösterdi. "Acaba yanlış mı anladım?" zannıyla televizyonun sesini açtım, maalesef doğruydu verilen örnek, Londra. Oralarda da bu konular böyle hallediliyor diyordu Sayın Başkan. Benim de idrak edemediğim bi'şekilde, İstanbul'un, Londra seviyesine gelmesi ne kadar güzel. Eşit kaplar deneyinde bu olur da, eşit iller kategorisinde bu olmaz. Bir ürüne neden zam gelir? Kalitesi yüksektir, talep fazladır, herkes sahip olmak ister. Mevzu kıymete biner. Bunların bi'kısmı tutuyor su açısından. Herkes sahip olmak istiyor. Kesilmesin istiyor. Kaliteli olsun istiyor. Fakat bizim sular içilmiyor, koku var, kaliteli değil. Şehir halkı, damacana su satın alarak içme suyu ihtiyacını karşılıyor. O halde zam yapmanın geçerli sebebi ne olabilir acaba? Gelelim toplu taşıma imkanlarına, Londra'ya gidenler bilirler, 8 katlı ve her köşeye ulaşan harikulade bi'metro ağı var. Otobüsler malum 2 kat, oturarak ve mis kokular içinde seyahat yapma imkanı var. Devlet bu şartları sağladıktan sonra, "İlle de arabam" diyen varsa tabii ki "Ona da müstahak" diyerek, yüksek geçiş ücreti uygulaması yapılabilir. Ayrıca ecnebi işyerlerinde, hafta başı toplantıları yapılır. Görevler dağıtılır. Bir de son gün tayin edilir. O andan itibaren hangi saatlerde çalışarak verilen işi bitireceği, kişinin kendi inisiyatifinde olduğundan, girişçıkış saatlerini ayarlamak elindedir. Bizde kim, nasıl ayarlayabilir yoğun saate denk gelmemeyi? Sayın Başkan, bu uygulama ile, geçişi 24 saate yaymayı hedefliyormuş. Bu kadar saçma bi'hedef olamayacağını umarım bu sığ uygulama başlamadan anlar. İstanbul'u layık olduğu toplu taşıma sistemleri ile donatın. Modern imkanlarla, ezilmeden, kokmadan, yakapaça olmadan seyahat edebilsin vatandaşlar. Bunun üzerine otomobilde ısrar edenlere hep beraber yüklenelim. Eğer Başkan bize Londra örneğini veriyorsa, ben de kendisine aynı örneği başka yönden sorgulayarak sunmak isterim. Örneğin Londra'da bir binaya kaçak kat yapılabilir mi? Londra'da, devletin arazisine gecekondu yapılabilir mi? Londra Belediyesi'nde saat 15:00'te herkesin yok olduğu bi'fotoğraf var mıdır? Bunlar hemen bi'çırpıda çıkan ve cevap bekleyen önemli konular... Dünya üzerinden örneklemeler güzel de, bunların mantıkla ve vicdanla harmanlanması gerekir...