Sorulara cevap
* Bir arkadaşım, kendi adına kredi çekip arkadaşına veriyor. Arkadaşı ödeyeceğini söylüyor ancak ödemiyor. Parayı arkadaşım ödüyor, karşı taraftan kredi alınan tutar kadar değil, ödenmesi gereken (faiz dahil) tutar kadar senet alıyor ve icraya veriliyor. İkisi de devlet memuru. Bu paranın zekatı olur mu, olursa ne zaman ödenmesi gerekir? Zekata esas alınacak tutarın, verilen miktar mı yoksa faiz dahil senetteki tutar mı olması gerekir? Para verilen kişinin çok yere borcu var ve 1-2 yıl içinde ödemesi mümkün değil." Eldeki senetlere göre zekat verilmez. Para eline geçecek, yani senetler ödenecek, paraya dönüşecek ve ardından 1 yıllık masrafını hesapladıktan sonra kalandan 40'ta 1 oranında zekatını verecektir. Yıllık masrafını hesaplarken, gelecek 1 yılın ortalama aile giderini hesaplamalıdır. Bunu, tüm harcamaları dikkate alarak hesaplayacaktır.
Başkasının parasıyla hac * Hacca niyet eden bir kişinin bu kutsal yolculuk için tüm şartlara haiz olmasına ve bunun bilinmesine rağmen yine de hac ücretinin bir başkası tarafından karşılanması ve bunun kabul edilemeyeceği söylenmesine karşılık ısrar edilmesi ne kadar doğrudur? Hacca gitmenin şartı, Al-i İmran Suresi'nin 97. ayetine göre "güç yetirmektir". "Güç yetirmek" kişinin hacca gittiği yere göre değişir. Mesela, Mekke'de oturan kişinin paraya ihtiyacı yoktur. Ama Türkiye'den giden için ekonomik imkan zorunlu olmaktadır. Ama Türkiye'den giden bir otobüsün şöförü, muavini oraya gitme imkanını yakaladığı için, haccını yapabilir ve yapmalıdır. Çünkü ayetteki "güç" "imkan" manasına da alınabilir. Kişinin kendi parası olmasına rağmen başkasının onu hacca götürmesinde herhangi bir sakınca yoktur. Mesela; Diyanet İşleri, özel şirketler, doktor ve din görevlilerini istihdam ediyor. Bunların içinde kendi imkanı ile gidecek olanlar olabilir. Böyle bir gitme imkanını kullanabilir. Birisnin onu hacca götürmesi, haccının kabul edilmesi için bir sakınca olamaz. Önemli olan hacda yapılması gerekenleri yapmaktır. Namaz rekatları * İnceleyebildiğim kadarıyla, 1 ayet dışında namaz rekatlarıyla ilgili başka ayet yok. Nisa Suresi'nin 101-102 ayetinde (Tefsirlerde "Korku namazı" diyorlar); sizin daha iyi bildiğiniz üzere, namazın 1. rekatı kılınıyor. Sonra kılanlar kalkıyor, diğer grup geliyor. 1 rekat da onlarla kılınıp namaz bitiyor. Sorum şu: Biz Kur'an'la sorumlu olan Müslümanlar, buradan namazın 2 rekat olduğunu keşfedip böylece namazı 2 rekat kılmalıyız değil mi? Çünkü Allah ayetlerinde bize "Kur'an size yeter", "Biz onu herkes anlasın diye apaçık indirdik" diyor. Cebrail Hz. Peygamber'e namazın nasıl kılınacağını öğretirken, bütün namazları 2 rekat olarak kılıp öğretmiştir. Onun için namazların tüm farzları 2 rekattır. Hz. Peygamber sabah namazının farzını model olarak 2 rekat bırakmış, diğerlerine 2 veya 1 rekat ilave etmiştir. Kendi ilave ettiklerine zammı süre katmamıştır. Çünkü namazın 2 rekat olduğunu ve kendisinin ilave ettiğinin bilinmesini istemiştir. Allah'ın farz kıldığı ile kendisinin koyduğunun farkı fark edilsin diye. Eğer 2 rekat farz namazı olmazsa, sabah namazı da olmaz demektir. Zaten cuma ve bayram namazlarını da 2 rekat olarak kılıyoruz.