Sorulara cevap Soru: Kur'an'ı Kerim'e göre, farz olan namazlar tamam. Anlayamadığım sünnet olanlar. Yani peygamberimizin zaman zaman kılmadığı namazlar, bize her ne kadar sünnet dense de, yapılması mecburi ibadet gibi öğretilen bu namazlar, devamlı kılındığı zaman, hem de her zaman aynı rekat sayısınca kılındığında Allah'ın emriyle aynı yere koymuş olmuyor muyuz? Cevap: Bize sünnet diye öğretilen namazlar, Hz. Peygamberin nafile olarak kıldığı namazlardır. Bu namazları bazen kılmış, bazen de terk etmiş, yani kılmamıştır. Demek ki bizim için bu namazları kılmak da sünnet, kılmamak da sünnettir. Aslında bu namazlar bizim için de nafile namazlardır. Zaten bir kısmını 4, bir kısmını 2 rekat olarak kılıyoruz. Hepsini 2 rekat olarak kılmamızda bir sakınca yoktur.
Sünnetkılarkenfarklı Farz namazla, sünnet ya da nafile namaza niyet ederken bir fark vardır. Mesela: Öğle namazının farzını kılarken şöyle niyet etmeliyiz: "Niyet ettim öğle namazını, senin rızan için kılmaya, döndüm kıbleye" Ama sünnetleri kılarken şöyle niyet edebiliriz: "Niyet ettim senin rızan için 2 (veya 4) rekat namaz kılmaya, döndüm kıbleye." Sünnetlerin niyetinde hangi namazı kıldığını, sünnet veya nafile olduğunu anmadan niyet etmek gerekiyor. Çünkü öğle namazı, farzdır. Onu farz olarak anmaya gerek yoktur.
İbadetyapmanınbilinci Aynı rekat sayısında kılmamız, o namazları Yüce Allah'ın farzları yerine koymuş olmamız anlamına gelmez. Ama sünnetleri mutlaka kılmalısınız demek yanlış olur, o zaman farz seviyesine çıkarmış oluruz. Nafile namazın faydasız olmadığını unutma. Çünkü onda Kur'an okuyorsun, rüku ve secdeye gidiyorsun. Başka bir ifadeyle, tesbih, hamd ve zikir ibadetlerini bir anda yapıyorsun. Şunu unutmamalısın, gündüz, çalışma anında işi bırakıp nafile namaz kılmamalısın. Müslüman Müzzemmil Suresine bakarak, ne zaman iş ne zaman nafile ibadet yapacağının bilincini elde etmelidir. Soru: Yüce Allah bütün bu kainatı, cinleri, melekleri, bildiğimiz bilmediğimiz bütün yaratıkları niye yarattı? Cevap: Bu soruyu varoluşçuluk felsefesi de sormuştur. Ama bu soru her neslin insanını meşgul etmiş ve ediyor. Zariyat Suresi'nin 56. ayetine göre insanların ve cinlerin yaratılış amacı Allah'a kulluk, yani Allah'ı bilmektir. Bir bakıma insanlar ve cinler "bilmenin, yani bilginin" uğruna yaratılmıştır. Diğer taraftan Hud Suresi'nin 119. ayetine göre, insan "merhametin" uğruna yaratılmıştır. Demek ki insan, ilahi merhametin yeryüzüne yansımasıdır. İnsan, kainat kitabını okuyacak, bilecek ve oradan Allah'ın var ve bir olduğu inancına, bilincine ulaşacaktır. Diğer taraftan ilahi merhametin bir damlası olduğunu bilip, merhamet denen değeri yaşatacak, merhametsiz bir dünya hayatının olmayacağını bilecek, merhametin olmadığı yerde düşmanlık ve kinin olacağını, insanın değerini yitireceğini, insanların birbirini boğazlayacağının bilincinde olacaktır. Dünyada akan bu kanlar bize, aklın ve merhametin insanlığı terk ettiğini göstermektedir.