Tulumbacılara döndük
Yangın olur biz yangına gideriz... Düz ovada keklik gibi sekeriz... Sandık, sandıklar içinde çok şanımız var. Hazreti Mevla'ya yalvarmamız var.
***
Eski İstanbul'da tulumbacıların söylediği şarkıdır bu bilirsiniz.
***
Türkiye'ye bakıyorum, Osmanlı'nın itfaiyecileri tulumbacılardan beter hale geldik. Hükümet, Cumhurbaşkanı'nı seçemeyip kendisi seçimlik hale gelince, Meclis'te yangından mal kaçırır gibi bir Anayasa paketi çıkartıldı. Cumhurbaşkanı Sezer, önüne gelen yasaları yasal süreleri içinde inceledi, bir kısmını kabul edip bir kısmını Meclis'e geri gönderdi. Kabul ettiği maddeler için de Anayasa Mahkemesi'ne başvuruda bulundu. Son olarak da referandum süresini 45 güne indiren maddeyi veto etti. Böylece, hükümetin iki sandık planı suya düştü.
***
Zaten ortada inanılmaz bir abukluk, aculluk vardı. İki sandık mümkün olsaydı ne olacaktı? Bir sandıkla yeni hükümeti seçecektik, ikinci sandıkla, Cumhurbaşkanı'nı halk seçsin mi seçmesin mi, diye seçim yapacaktık. Abukluk şurada ki, referandumdan "Halk seçsin" sonucu çıkacak olsaydı, yeni Parlamento'nun Cumhurbaşkanı'nı seçmesini emreden Anayasa maddesi ne olacaktı, orası belli değil. Konu zaten Anayasa Mahkemesi'nin önünde. Bu defa yeni yasama döneminde, Cumhurbaşkanı seçiminde halk ile Meclis karşı karşıya gelecekti.
***
Hükümetin ne yapmaya çalıştığı da bir türlü anlaşılamadı. Ama şu anlaşıldı. Seçime gidilirken, meydanlarda bir tek motifi işliyorlar: Cumhurbaşkanı'nı bize seçtirmediler, Halk seçsin diyoruz ona da karşı çıkıyorlar. Maksat popülizm ile oyları cebe indirmek. Ortaya çıkartılan hukuk kaosunu kimsenin taktığı yok.