Çete dediğin böyle olmalı
Osmanlı'da çetecilik, bir şekilde kanun kaçağı durumuna düşüldüğünde, dağa çıkmaktı. Sonra da yol kesmek, adam kaçırmak falan... Jandarma gelip enseleyinceye kadar dağlarla eşkıyalık yapmaktı. Cumhuriyet'e geçilince bu Osmanlı çetelerinin yaşama şartları ortadan kalktı. İlişkiler karmaşıklaştı, şehir hayatı gelişti. Yeni çeteler mafyalar, mafyacıklar olarak temayüz etmeye başladı. Çek senet mafyacıklarını, Sauna Çetesi, çiğ köfte çetesi falan gibi çeteler izlemeye başladı. Fakat ben en son çeteye bayıldım. İşte, dedim, çete dediğin böyle olmalı! Bartınlı Bacaklar Çetesi!
***
Polisin, aylarca süren teknik takibi sonucunda, 22 kişi tutuklandı. Haklarında 48 sayfalık savcılık iddianamesi hazırlandı, davalar açıldı. Bacaklar Çetesi'nin temel etkinliği, haraç toplamak! Haraç vermeyi kabul etmeyenlere neler yapıyorlarmış biliyor musunuz: Mezarlığa götürüp, yemin ettiriyorlar. Boks eldivenleri ile pataklıyorlar. Zorla senet imzalattırıyorlar. Kadın tuzağı kurup filme çekiyorlar, şantaj yapıyorlar. Bildiğiniz işler. Fakat Bacaklar Çetesi'de teşekkül halinde hareket eden üyelerin sosyal statüleri ve meslekleri ilginç: Biri emniyet müdürü 6 polis, 1 asker, 4 bankacı ve 6 gazeteci, köşe yazarı! Diğerleri, bağımsız çete üyeleri. Öyle iyi düşünmüşler ki, polisler çete üyelerinin emniyetini sağlıyor, asker göz yumuyor, bankacılar para işlerini yönetiyor, gazeteciler, yayınlarıyla çeteyi destekleyip cilalıyorlar.
***
Bartın'da meğerse, Türkiye'de ulusal düzeyde devam edegelen sistematiğin küçük bir örneğini uygulamaya koymuşlar. Candan tebrik eder, Bacaklar Çetesi'nin gözlerinden öperim.