'Merkez'in cazibesi
Tam benim gönlüme göre bir siyasi parti bulabilseydim de, huzur-u kalp ile oyumu atabilecek olsaydım, ilk şartım ne olurdu biliyor musunuz? Partinin merkezde olmaması. Ne tuhaf adamsın, diyeceksiniz, herkes partilerin merkezde olmasını istiyor, bütün partiler de merkezi kapmak için birbirini boğazlıyor, sen de tutmuş, Merkezde olmasın, diyorsun. Tamam işte, bilhassa bu yüzden merkezi istemiyorum.
***
Çünkü, bütün cazibesine rağmen "merkez" dedikleri yer, renksiz, ufuksuz, çapsız, iddiasız bir yerdir. Merkezde her şey yuvarlaktır, köşesizdir. Hatta amorftur (şekilsiz), bile denilebilir. Merkezde bulunmanın kolaylığı nedir, derseniz, işte bu yuvarlaklıkta yatar merkezin kolaylığı. Siyasi parti, binbir çeşit vaatte bulunur, oyları cebe indirir, iktidara geldiğinde, ona hiçbir şey soramazsınız. Çünkü merkeze göre rol belirlemiştir, ayrıca, özellikle, fark yaratacak, kendisini seçmene söz vermiş gibi hissettirecek bir farklılık ortaya koymamıştır. Merkezde marka yoktur. Farklılık yoktur. Böyle olunca (ki yıllardır Türkiye'de böyle olmaktadır) bir seçimde gidip oyunu A partisine, ötekinde B'ye verirsin. Ona buna oy vermekten telef olur, yorgun düşersin ama fark yaratamazsın.
***
Merkezdeki parti risk altına girmez. Ahde vefa mecburiyeti yoktur. Yazısız sözleşmeye girmez. İktidara geldiğinde de, artık sırtında yumurta küfesi göremezsiniz. Siyasi partiler için merkezin cazibesi hem buradan doğar, hem de bir sebeple öteki partilere kızmış seçmeni kendisine çekebilmesinden doğar.
***
Merkez partiler, merkezde duran, özel bir talepleri bulunmayan, genel olarak, iş, ekmek, sigorta, devlet kapısı, sağlık mağlık gibi ortalama isteklerin etrafında dönen, ağırlıklı ortalama seçmenin partileridir. İşte bu yüzden de, iktidara geldiklerinde, ortalama işler yapabilirler ancak! Ekstra işler, devrimci yapılanmalar, radikal reformlar bu partilerin omuzlayacağı işler değildir. Merkez partileri, devridaim makinesi gibi iktidarları paylaşır, seçmen de, Ne vakit kurtulacağız, diye bekler durur.
|