Azmi Ateş neden yok? Partiler listelerini açıkladılar. Her zaman olduğu gibi, sevinenler var; üzülenler var; kendilerini rencide olmuş hissedenler var. Hem AK Parti hem CHP, milletvekillerinin önemli bir kısmını değiştirdi. Tayyip Erdoğan, yeni bir vitrin oluşturdu. Bu vitrine, biraz Özal üslûbu hâkim oldu. Soldan gelen kişiler, seçilecek noktalara yerleştirildi. Böylece, AK Parti de, ANAP gibi "dört eğilimin temsilcisi" olmak istediğini belli etti. Erdoğan, gerek 1 Mart tezkeresine muhalefet edenleri, gerek Ersönmez Yarbay ve Ertuğrul Yalçınbayır gibi sürekli muhalif çıkışlarıyla dikkat çekenleri tasfiye etti. Ama, sola açılımda biraz ipin ucunun kaçtığını düşünüyoruz. Meselâ, İstanbul 3. Bölge'de, 9. sırada yer alan İbrahim Yiğit, sıkı bir solcu olmanın ötesinde acaba hangi özelliklere sahip? Nasıl oluyor da, yıllardır çizgisini bozmayan bir Azmi Ateş feda edilebiliyor; İstanbul 3. Bölge listesinde ismi yer almıyor? Bütün hafta sonlarını teşkilâtla iç içe geçiren, okuyan, yazan, konuşan, hayat çizgisi son derece dürüst olan Ateş'in üstünü çizmek, en hafif deyimiyle vefasızlık değil mi? Gene sıkı bir solcu olarak tanınan Eczacılar Birliği Başkanı Mehmet Domaç da İstanbul 3. Bölge 8. sıradan aday gösterildi. Ertuğrul Günay, Haluk Özdalga veyahut Zafer Üskül gibi entelektüel birikimiyle öne çıkanlara söz söylemek mümkün değil ama, sırf solcu oldukları için "aşureye" dönme pahasına aday yapılanlara doğrusu şaşıp kaldık. Aynı şekilde, İstanbul 2. Bölge'nin listesinde yer alan Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi Ayşenur Bahçekapılı için de, birçok partili "Bu katılım pazara kadar mı, mezara kadar mı?" diye sorup duruyor. Dışa açılmak güzel ama, kendi değerlerinizi kaybederek dışa açılırsanız, gün gelir zorlu bir yokuşta yalnız kalabilirsiniz. Bu sözüm Tayyip Erdoğan'ın kulağına küpe olsun.
Servisi 
Partiler listelerini açıkladılar. Her zaman olduğu gibi, sevinenler var; üzülenler var; kendilerini rencide olmuş hissedenler var. Hem AK Parti hem CHP, milletvekillerinin önemli bir kısmını değiştirdi. Tayyip Erdoğan, yeni bir vitrin oluşturdu. Bu vitrine, biraz Özal üslûbu hâkim oldu. Soldan gelen kişiler, seçilecek noktalara yerleştirildi. Böylece, AK Parti de, ANAP gibi "dört eğilimin temsilcisi" olmak istediğini belli etti. Erdoğan, gerek 1 Mart tezkeresine muhalefet edenleri, gerek Ersönmez Yarbay ve Ertuğrul Yalçınbayır gibi sürekli muhalif çıkışlarıyla dikkat çekenleri tasfiye etti. Ama, sola açılımda biraz ipin ucunun kaçtığını düşünüyoruz. Meselâ, İstanbul 3. Bölge'de, 9. sırada yer alan İbrahim Yiğit, sıkı bir solcu olmanın ötesinde acaba hangi özelliklere sahip? Nasıl oluyor da, yıllardır çizgisini bozmayan bir Azmi Ateş feda edilebiliyor; İstanbul 3. Bölge listesinde ismi yer almıyor? Bütün hafta sonlarını teşkilâtla iç içe geçiren, okuyan, yazan, konuşan, hayat çizgisi son derece dürüst olan Ateş'in üstünü çizmek, en hafif deyimiyle vefasızlık değil mi? Gene sıkı bir solcu olarak tanınan Eczacılar Birliği Başkanı Mehmet Domaç da İstanbul 3. Bölge 8. sıradan aday gösterildi. Ertuğrul Günay, Haluk Özdalga veyahut Zafer Üskül gibi entelektüel birikimiyle öne çıkanlara söz söylemek mümkün değil ama, sırf solcu oldukları için "aşureye" dönme pahasına aday yapılanlara doğrusu şaşıp kaldık. Aynı şekilde, İstanbul 2. Bölge'nin listesinde yer alan Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi Ayşenur Bahçekapılı için de, birçok partili "Bu katılım pazara kadar mı, mezara kadar mı?" diye sorup duruyor. Dışa açılmak güzel ama, kendi değerlerinizi kaybederek dışa açılırsanız, gün gelir zorlu bir yokuşta yalnız kalabilirsiniz. Bu sözüm Tayyip Erdoğan'ın kulağına küpe olsun.
