Düello yürüyüşü
Cehennemden aşırılmış ateşlerle gurur duyan bir futbol toplumunda, cennet kokulu söylemlerin hükmü olmadığını çoktan öğrendim. Futbolun güneşin altında oyun olduğu yıllardan kalan masumiyetinin, hiçbir işe yaramadığını da, ırkçı yazarlar ve ekrandaki zalim yorumcular öğretti. Yüz kızartıcı her suçtan hüküm giymiş bir futbol düzeninde, taraftarları dostlukşölenine davet etmenin trenini çoktan kaçırdık. Bırakın şöleni, şampiyonu alkışlayacak birdakikalıksaygıyı bile mumla arıyoruz. Futbolun kara deliği her yıl biraz daha büyürken, büyüyen çocukların içindeki nefretin küçüleceğini sanıyoruz. Futbol heyecanlı bir oyun ama ipler hep sevgisiz adamların elinde. Onlar belirliyor her şeyi. Onların yarattıkları toplumda, iyi ve güzel ne zaman takdir edilmiş ki, şimdi edilsin! İnsan çamurda zambak arıyor ama yıllardır ekranlardan yığılan dışkıların, yöneticilerin sahalara boşalttığı çamurların, bir dakikalık "alkışyağmuruyla" temizlenmesi mümkün mü? Gül atmak yerine mancınıkla ateş fırlatmak, taraftarlığın şanına yakışır hale gelmişse, kimseyi suçlamayın. Kimseyi de içten gelmeyen güzelliklere zorlamayın. Her ülkenin kendine yakışan bir tavrı vardır. Resmi geçit, kutlama töreni, alkış falan filan... Bunlar sportmenliğe ve ekranlarından bela fışkırmayan adaletli ülkelere yakışır. Bizde bütün yollar kapalı... Ne yapalım, nefretle yoğrulan bir düzende, elimizden bu kadarı geliyor. Galatasaray da kusura bakmasın, Fenerbahçe de... Neyse, başlasın adına ezeli rekabet denilen, "düelloyürüyüşü." Ama hiç olmazsa 10 adım atmadan arkaya dönülmesin! Hiç olmazsa!