367 ve Anayasa Mahkemesi
Anap Genel Başkanı Erkan Mumcu, 20 milletvekiliyle Genel Kurul'da hazır bulunmak için, Seçim Kanunu'nun ve Siyasi Partiler Kanunu'nun değiştirilmesini şart koşar gibi davranıyor. "Gibi" diyoruz, çünkü, kullandığı ifadeler pek net değil. Eğer, % 10 barajının düşürülmesini, Siyasi Partiler Kanunu'nun demokratikleştirilmesini amaçlıyorsa, aslında herkes için bir fırsat doğmuş demektir. Buna mukabil, Tayyip Erdoğan'ın barajın % 10'un altına düşürülmesine sıcak bakacağını pek sanmıyoruz. Ama 550 milletvekilinden 100'ünün Barajsız d'Hont sistemine göre seçilmesi zaten AK Parti programında yer aldığı için, üzerinde kolayca uzlaşma sağlanabilecek bir düzenleme. Konu Seçim Kanunu'ndan açılmışken, CHP'nin bir çelişkisine de temas etmek isteriz. Hem "Bu Parlamento, cumhurbaşkanını seçmemeli. Çünkü AK Parti oyların % 34'üyle, sandalyelerin % 65'ine sahip oldu" diyorlar, hem de % 10 barajından memnun görünüyorlar. 2002 Kasım seçimlerinden hemen sonra, Deniz Baykal, % 10'luk baraj sayesinde Türkiye'nin iki partili sisteme geçmesini sevinçle karşılamıştı. Bugünlere kadar, yüksek barajı bir mesele yapmadı. Diyelim ki, ANAP'ın barajın düşürülmesi şartı kabul görmedi, Parlamento'da da 367 milletvekili ilk gün hazır bulunmadı ve konu Anayasa Mahkemesi'nin önüne geldi. Ve diyelim ki, Anayasa Mahkemesi, 367'yi toplantı nisabı için şart koştu. Mecburen erken seçime gidilecek. Bu durumda korkarım, AK Parti hariç, buna sebeb olan diğer bütün partiler barajın altında kalır. Allah o günleri hiçbirimize göstermesin.
***
Kamuoyu araştırmaları ANAP'ı % 3-4 seviyesinde gösteriyor. Mumcu'yu kurtaracak tek formül DYP ile işbirliği. Sadece DYP yetmez, merkez sağın önemli ve itibarlı isimleri de bu çemberin içine girmeli. Türkiye'de iktidardan ziyade, bir muhalefet sorunu yaşanıyor.