Erdoğan'dan şah... mat
Tayyip Erdoğan, ana muhalefet partisi CHP'ye önemli bir gol attı. Deniz Baykal, stratejisini gerginlik üzerine kurdu. "Erdoğan Cumhurbaşkanı olmasın" diye bastırırken, onun daha da derin bir inatlaşma içine girerek, adaylığını ilân edeceğini düşündü. Böylece ülkede kutuplaşma artacak ve CHP de laik kesimin oylarını alacaktı. Tayyip Erdoğan'ın aklından Cumhurbaşkanı olmak geçmedi değil. 5 yıldır suyun başındaydı; Türkiye'yi belirli bir noktaya getirmişti; çok hızlı bir tempo ile yürüttüğü çalışmaları onu biraz da yormuştu. Aktif siyaseti zirvedeyken bırakıp, dış ilişkilere yoğunlaşabilirdi. Ama, bazı direnç noktalarıyla karşılaştı:
1) Sivil ve siyasi muhalefet, onu hedef aldı. Böylece kutuplaşmanın bir uç noktası haline getirildi.
2) Kendisinden sonra partinin zaafa düşebileceğini söyleyenler çıktı.
3) Daha zihninde tasarladıklarını tam anlamıyla gerçekleştirememişti. AK Parti grubunda da ifade ettiği gibi "yapacak çok işi" vardı. Aynı hızlı tempoyla bir dönem daha Başbakanlık koltuğunda oturmalıydı. Nitekim, bunu, grupta sık vurguladı: "Millet bize güvendi, biz bu güveni sarsarak, vaatlerimizi tam olarak yerine getirmeden görevimizi terk edemezdik" dedi.
4) Cumhurbaşkanlığından vazgeçerek, elde edeceği çok sayıda artı mevcuttu. Şimdi bu artıları 2007 seçimlerinde kullanmaya hazırlanıyor. Halka, "Bizim gözümüzde hiçbir makam veya mevki yok. Her şeyden feragat edebiliriz. Ülkemizin menfaatini her şeyin üzerinde tutarız" mesajını verecek.
5) Abdullah Gül, zaten genel kabul gören ve ilk hatıra gelen isimdi. Ama Erdoğan, kendisini ön plana çıkarınca veyahut böyle bir izlenim yaratınca, darbeler Erdoğan'a yöneldi, Gül hakkında hiç kimse konuşmadı. Eğer Erdoğan, ilk günden Gül'ü ortaya atsaydı, rejim kavgası Tayyip Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığı üzerinden değil, Abdullah Gül ve başörtülü eşi Hayrünnisa Gül üzerinden yürütülecekti. 14 Nisan'da Tandoğan Meydanı'nda bir araya gelen insanlar, topluca bir zihniyeti hedef alacaklardı.
6) Üstelik, Erdoğan, aday olmamak suretiyle, CHP'ye de "şerefli bir uzlaşma" zemini hazırladı. Bu yüzden Baykal, grubunda, "Erdoğan bizim istediğimizi yaptı, 'Aday olamaz' dedik, olmadı" sözlerini sarf edebildi.
7) Bu tercihiyle Tayyip Erdoğan, 367 tartışmasını da sonlandırdı. CHP, Abdullah Gül'e karşı da 367 formülü uygulamasıyla Anayasa Mahkemesi'ne müracaat ederse, kendisini zora sokmuş olur. Şöyle ki: Anayasa Mahkemesi, -üzerinde de bir kamuoyu baskısı oluşmayacağından dolayı- büyük ihtimalle, CHP'nin başvurusunu reddeder. CHP, durup dururken, "ülkeyi karıştıran parti" konumuna düşer. Anayasa Mahkemesi, küçük bir ihtimalle, ters bir hukukkarar verir ve Cumhurbaşkanı'nın seçilememesi dolayısıyla genel seçimler gündeme gelirse, o takdirde de sandıkta CHP'ye tepki yağar. CHP, barajın bile altına düşebilir; AK Parti'nin oyları ise çok yukarılara fırlar. Zaten ANAVATAN lideri Erkan Mumcu, milletvekilleriyle Genel Kurul'a katılarak herhalde bu tartışmayı gündemden düşürecek.