Misyonerliğe savaş açanlar
Hangimiz Rahşan Ecevit'in feryadını unutabiliriz: "Dineldengidiyor!" Peki onu, milleti uyarmaya sevk eden gelişmeler nelerdi? Niçin böyle feryat figan ortalara dökülmüştü? Fe ner Patriği Barholomeos'a "ekümenik" sıfatının verilmesi gayretleri, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması için yapılan ısrarlar ve elbette "misyonerlik" faaliyetleri. Bu faaliyetler, topraklarımızın yabancılara satılmasıyla paralel olarak yürütülüyor ve Rahşan Ecevit'in gözünde tehdit eşiği daha da yükseli yordu. "15Nisan2005tarihiitibarıyla,52bin818yabancıuyrukluşahıs,272milyon511bin493metrekarearazivegayrimenkulsatınaldı.ununharicindeTCvatandaşlarıvebazışirketleraracılığıylagizlicealınanarazivemadenyataklarıdavar.Bunlarınardında,YunanistanveErmenilobileribulunuyor" sözleri gazetelerde yayımlanmış ama, rakamların doğru olmadığı hemen anlaşılmıştı. Gerçekler, Rahşan Ecevit'i yolundan döndüremedi. Türkiye aleyhine adım adım yürütülen planı şöyle açıklıyordu: "Herşeyincedeninceyehesaplanmış.Öncedevlet,köylüdendesteğiniçekecek;sonra,YabancıyaToprakSatışıYasasıyenidendüzenleniportayasürülecek.Böyleceyabancılarenverimlitopraklarımızıçaresizbırakılmışköylümüzden,çiftçimizdensatınalacak...İsrail,Filistin'deoynadığıoyununbirbenzeriniTürkiyeveGAPbölgesindeoynamahazırlığıiçinde.GAPbölgesindekitopraklarınçoğunuYahudikökenliTürklervasıtasıylaelegeçirdiler;GAPbölgesinde450bindönümarazialdılar...Türkiye'yibölmeninbiryoludavatandaşlarındinlerinideğiştirmelerindengeçtiğiiçin,toprakalımıylabirliktemisyonerlikfaaliyetlerideyoğunlaştırıldı." Yukarıdaki iddiaların benzerlerini Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün'ün ağzından da çok duyduk. Aygün, "Türkiye'yiistikrarsızlaştırma,bölmeveSevrAnlaşması'nauygunbirşekildeparçalamagayretlerininyoğunlaştığıdönemlerde,misyonerfaaliyetlerinindeyoğunlaşmasıtesadüfdeğildir" diyor, "vatanımızınbölünmezbütünlüğünü,milletimizinbirlik,beraberlik,huzur,barışveesenliğiniciddişekildetehditedenmisyonerfaaliyetlerinimercekaltınaalmaya" karar verdiğini söylüyordu. Bu yüzden de, Ankara Ticaret Odası, Tuncer Günay'ın hazırladığı "MisyonerÖrgütleriveMisyonerFaaliyetleri" isimli 330 sayfalık bir araştırma yayımlamıştı. Bu raporda, misyonerlerin, "Papalık'ın,gizliservislerinvepatriklerin5.kolu" gibi çalıştıkları, dini yaymak, öğretmek kisvesi altında istihbarat topladıkları, etnik ayrılık ları kışkırttıkları ileri sürülüyordu. Aygün'ün gözünde misyonerlik, çok büyük bir tehlike oluşturuyordu. Çünkü bu faaliyetler "Haçlızihniyetininbirdevamıydı" ve "AvrupaUyumYasaları,misyonerlerinişinikolaylaştırmıştı;Türkiye'deadetaciritatıyorlardı;evlere,dükkânlarakadargiripmüritarıyorlardı.Kısacası,ülkemizmisyonerlerinistilasıaltındaydı.İşgaliçinilledesilâhgerekmiyordu.Ellerindedinsilâhıvardı." Sinan Aygün'ün misyonerliğe karşı hassasiyeti, tek bir rapor yayımlamakla sınırlı değildi. Daha önce de, "AvrupaBirliği'ndemaskelibalo,dayatmalarvegerçekler" isimli bir el kitabı yayımlamış, bu kitabın içinde de Türkiye'de 136 bin Katolik misyoner, 106 bin Avrupa Birliği misyonerinin yoğun şekilde çalıştığı iddiasına yer vermişti.
***
Gelelim Malatya'daki cinayetin dinle ilgili boyutuna. 5 genç, yüz kızartıcı, utanç verici bu eylemi, İslâmiyet adına gerçekleştirmiş olsa dahi, buradan "Ülkededincitehlikevar" sonucunu çıkaramayız. Dikkat ederseniz, bu gibi cinayetlere katılanlar arasında imam hatip okulu veyahut ilâhiyat fakültesi mezunlarına pek rastlanmıyor. Cinayet, cehaletten kaynaklanıyor: Din konusunda yeterince bilgisi olmayan bu gibi kişiler, kolayca kışkırtılıp yönlendiriliyor. Onları kışkırtanlar da, yukarıda sadece iki örneğini verdiğimiz zihniyetteki şahıslar. Elbette her dinde fanatizme meyledenler çıkabilir. Ama bu durum, dinin ve dindarlığın tehlike olduğunu göstermez. Sadece, daha iyi bir din eğitimi verilmesi gereğini ortaya çıkarır. Unutmayalım ki, gençleri bu noktaya, son yıllarda dozunu iyice arttıran "ulusalcılık", "Ülketehlikede" iddiaları ve "sahtebirKuvay-Milliyeruhu" getirdi.